Tarım sektöründe çevresindeki herkese dokunan, yüksek katma değerli çözümler sunan, yol gösterici, üreticilerin büyük güven duyduğu isim; AHMET COŞAR

• 1995 yılında Ankara Üniversitesi Ziraat Fakültesi Bitki Koruma Bölümünden mezun oldum. 2 yıl Zeneca Tarım İlaçları firmasında çalıştım. Akabinde 1998 yılı Aralık ayında bir aile şirketi olan AR-TAŞ Tarım Ltd. Şti.’yi kurduk. Çiftçi bir ailenin çocuğuyum. Rahmetli babam meyve sebze ticareti ile uğraşırdı. Bu sebeple Amasya’da çevremiz bayağı genişti. AR-TAŞ Tarım olarak 2 bin üreticimize doğrudan ve dolaylı hizmet veriyoruz. 2 bin ailenin ekonomisine dokunacak tavsiyelerde bulunuyoruz. Ekibimiz 7 kişilik ve sürekli sahadayız. Yerinde tespitler yapıp çiftçilerimize çözüm sunuyoruz.

• Ziraat Mühendisi olmak gibi bir hayalim yoktu, tesadüfen Ziraat Mühendisi oldum diyebilirim. Bizim dönemimizde üniversite için 18 tercih yapılırdı, tercihlerde sınava girmeden önce yapılırdı. Akşam yatarken Ziraat Fakültesi tercihim yoktu. Amasya’da ikinci sınav yapılmıyordu, Ankara’ya amcaoğlumun yanına gittim sınav için. Amcaoğlum eczacılık tercihlerimden birini silip Ziraat Fakültesi yazmış. Sınavda bir kaydırma yaptım, normalde hedefim KATÜ Elektrik-Elektronik Mühendisliği ya da Erciyes Üniversitesi Tıp Fakültesiydi. Kaydırma hatası yapmasaydım bu iki bölümden birine gidecektim. Ama iyi ki böyle bir hata yapmışım. Şuan çok sevdiğim bir mesleğe sahibim.

• Kuru tarım ile sulu tarım arasında ürüne göre 2 ile 8 kat verim farkı söz konusu. Bunu ortalama 3 kat olarak ele alırsak, 60 milyar dolarlık üretimimiz 180 milyar dolara, bunu da gıda işletmeleriyle desteklediğimizde 350 milyar dolara çıkartabiliriz. Öncelikle devletimiz sulama yatırımlarına ciddi bir şekilde ağırlık vermelidir. Bölgemizde şuan tarla bitkilerinden çok su isteyen soğan, mısır, patates, şeker pancarı gibi ürünlerin ekimi yapılıyor. Bu da su kaynaklarının azalmasına yol açıyor. Modern sulama sistemlerine geçtiğimizde hem su kayıplarının önüne geçilecek hem de ürünlerde verim artışı sağlanacaktır.

• Soğanda yenilikçi üretim teknikleriyle yaptığımız kaliteli üretim, ihracat kısıtlaması nedeniyle hak ettiği fiyatı bulamadı. Yetkililere gerekli uyarıları yapmamıza rağmen kulaklar tıkandı, çiftçinin alın teri tarlada kaldı. Soğan fiyatı artacak diye çiftçiyi mağdur edemezsiniz. Devlet her alanda çiftçisine sahip çıkmalıdır. Bir büyüğümüzün yazısını okumuştum, diyordu ki; “Türkiye’yi doyuranlar aç”. Çok acıttı canımı. Gerçekten bu sene her şey zarar yazdı. İnsanlar erkenci kirazdan para kazanamadığı için ağaçları söküyorlar. Üreticilerimize sahip çıkmamız lazım, onları desteklememiz lazım.

Tarım sektöründe çevresindeki herkese dokunan, yüksek katma değerli çözümler sunan, yol gösterici bir Ziraat Mühendisidir Sayın Ahmet Coşar. Üreticilerin büyük güven duyduğu isim olarak öne çıkan Sayın Coşar, 30 yıldır mesai kavramı gözetmeden tutku ve keyifle tarıma değer sağlıyor. Her fırsatta çıktığı yurtdışı seyahatlerinde yerinde incelediği yeni üretim tekniklerini, yeni teknolojileri çiftçilerle buluşturan Sayın Coşar, üreticiler kazansın, sorunsuz üretim sezonu geçirsin diye gecesini gündüzüne katıyor. Mesleğe başladığı ilk günkü heyecanla hiç yorulmadan arazi gezen, yaptığı yatırımlarla adından söz ettiren, tarımda iz bırakan AR-TAŞ Tarım Yönetim Kurulu Başkanı Sayın Ahmet Coşar’ı bu ayki sayımıza konuk ederek, sektördeki başarı hikayesini konuştuk.

Sayın Ahmet Coşar’ın tarım sektöründeki başarı hikayesinde herkes kazanıyor. Çünkü bilgisi, tecrübesi, dürüstlüğü, yenilikleri takip edişi, inovatif çözümleri ve yatırımları ile adeta bölgede tarımın geleceğini şekillendiriyor. Bilgisini, tecrübesini paylaştığı çiftçilere iş ortağı gözüyle bakan Sayın Coşar, tarımdaki yolculuğunu anlatmaya şu sözlerle başlıyor: “1974 Amasya doğumluyum. 1995 yılında Ankara Üniversitesi Ziraat Fakültesi Bitki Koruma Bölümünden mezun oldum. 2 yıl Zeneca Tarım İlaçları firmasında çalıştım. Akabinde 1998 yılı Aralık ayında bir aile şirketi olan AR-TAŞ Tarım Ltd. Şti.’yi kurduk. Çiftçi bir ailenin çocuğuyum. Rahmetli babam meyve sebze ticareti ile uğraşırdı. Bu sebeple Amasya’da çevremiz bayağı genişti. AR-TAŞ Tarım olarak 2 bin üreticimize doğrudan ve dolaylı hizmet veriyoruz. 2 bin ailenin ekonomisine dokunacak tavsiyelerde bulunuyoruz. Ekibimiz 7 kişilik ve sürekli sahadayız. Yerinde tespitler yapıp çiftçilerimize çözüm sunuyoruz. Aynı zamanda ailemizin 152 dekarlık meyve bahçesi var, üretiminde içindeyiz. Ağırlıklı erkenci ve orta erkenci kiraz üretimi yapmaktayız. 10 dekar bağ, 35 dekar da Trabzon hurması üretimimiz bulunmaktadır. 2001 yılında bölgemizin ilk ve tek basınçlı sulama sistemleri işletmesi olan Damla Tarım’ı kurduk. 2007 yılında da 5 ortaklı OR-SAM Tarım A.Ş.’yi kurduk. OR-SAM Tarım’da perakende yaptığımız işin toptan kısmını gerçekleştiriyoruz. 2014 yılında OR-SAM bünyesinde 100 dekar arazi alarak 75 bin metrekare kapalı alandan oluşan tam otomasyonlu iklimlendirmeli sera yaptık. Seramızda sebze üretimi yapmaktayız. 2018 yılında OR-SAM ve çalışanlarından oluşan Sunever A.Ş. diye bir şirket kurduk. Bu da hem bölgesel bazda satışlar gerçekleştirip, hem de yurt dışından distribütörlükler yapıp tüm ülkeye dağıtım ağı olan bir firmamızdır. 2023 yılında OR-SAM Ceviz İşletmesini tesis ettik. 700 dekar alanı fidanladık, 500 dekar alanı da Orman Müdürlüğü 2025 yılında bize teslim ettiğinde kapasitemizi bin 200 dekara çıkarmış olacağız. Bunların yanı sıra, donuk gıda, yarı kuru donuk ve direkt kuru olaraktan gıda işleme tesisimiz olan OR-SAM Frost işletmemizi faaliyete geçirdik. Burada domates, segment domates olarak hem küp kesim donuk, hem dörde bölüp spiral kurutma makinamızda kurutup eksi 40 derecede dondurup eksi 20 derecede depolayarak yurtdışına gönderiyoruz. Brokoli, karnabahar, pırasa haşlama hattımız var. Soğanı küp ve şerit kesip donuk yapma, her türlü meyve ve sebzeyi direkt donuk yapma hatlarımız mevcut. AR-TAŞ Tarım olarak, sadece Amasya’ya değil bölge illerimize de hizmet vermekteyiz. Çiftçilerimiz bizden, biz onlardan memnunuz. Çiftçilerimize iş ortağımız gözüyle bakıyoruz. Biz aynı geminin yolcularıyız. Başarılarımızda onların payı çoktur.”

Çok sevdiğim bir mesleğe sahibim

Sektörde geçirdiği 30 yılda büyük mesafe kat eden Sayın Ahmet Coşar’ın aslında Ziraat Mühendisi olmak gibi bir hayali yokmuş. Tesadüf eseri bu kutsal mesleğe sahip olan Sayın Coşar, bu süreci şöyle özetliyor: “Ziraat Mühendisi olmak gibi bir hayalim yoktu, tesadüfen Ziraat Mühendisi oldum diyebilirim. Bizim dönemimizde üniversite için 18 tercih yapılırdı, tercihlerde sınava girmeden önce yapılırdı. Akşam yatarken Ziraat Fakültesi tercihim yoktu. Amasya’da ikinci sınav yapılmıyordu, Ankara’ya amcaoğlumun yanına gittim sınav için. Amcaoğlum eczacılık tercihlerimden birini silip Ziraat Fakültesi yazmış. Sınavda bir kaydırma yaptım, normalde hedefim KATÜ Elektrik-Elektronik Mühendisliği ya da Erciyes Üniversitesi Tıp Fakültesiydi. Kaydırma hatası yapmasaydım bu iki bölümden birine gidecektim. Ama iyi ki böyle bir hata yapmışım. Şuan çok sevdiğim bir mesleğe sahibim. Bu kutsal mesleği yapmaktan çok keyif alıyorum. Diğer mesleklerden birine sahip olsaydım çevremdeki insanlara bu denli dokunamaz, fayda sağlayamazdım.”

Dünya üzerinde giremeyeceğimiz pazar yok

Sayın Ahmet Coşar, tarımda sürdürülebilirliğin sağlanmasına ve katma değerli üretime çok önem veriyor. Tarımsal üretimde özellikle suya dikkat çeken Sayın Coşar, “Türkiye’nin tarımsal üretimi 60 milyar dolara yakın bir rakam. Gelişmiş ülkeler, tarımsal üretime katma değer sağlayarak, yani işleyerek üzümün şarabını yaparak, domatesi yarı kuru donuk yaparak, başka mamullere çevirerek en az iki kat fiyata pazarlıyorlar. Yani 60 milyar dolarlık Gayri Safi Milli Hasılanın karşılığında gıda işleme teknolojisiyle bunu 120 milyar dolara çıkarıyorlar. Biz, sulama alanlarımızı artırarak tarımsal üretimimizi artırmamız lazım. Birim alandan aldığımız verimi artırmamız lazım. Kuru tarım ile sulu tarım arasında ürüne göre 2 ile 8 kat verim farkı söz konusu. Bunu ortalama 3 kat olarak ele alırsak, 60 milyar dolarlık üretimimiz 180 milyar dolara, bunu da gıda işletmeleriyle desteklediğimizde 350 milyar dolara çıkartabiliriz. Öncelikle devletimiz sulama yatırımlarına ciddi bir şekilde ağırlık vermelidir. Bölgemizde şuan tarla bitkilerinden çok su isteyen soğan, mısır, patates, şeker pancarı gibi ürünlerin ekimi yapılıyor. Bu da su kaynaklarının azalmasına yol açıyor. Modern sulama sistemlerine geçtiğimizde hem su kayıplarının önüne geçilecek hem de ürünlerde verim artışı sağlanacaktır. Şuan yurtdışından 13 milyon Euro sipariş aldık. Ağırlıklı İngiltere pazarındayız. Yeter ki işinizi düzgün yapın, dikkat edilecek hususların üzerinde ciddiyetle durun, dünya üzerinde giremeyecek pazarımız yok” ifadelerini kullanıyor.

Devlet her alanda çiftçisine sahip çıkmalıdır

Sayın Ahmet Coşar, çiftçilerin hak ettiği geliri elde etmeleri için yoğun kafa yoruyor. Özellikle üreticilerin alın terinin karşılığını alamadığı dönemleri anlatırken gözleri dolan Sayın Coşar, çiftçilerin mağdur edilmemesi gerektiğinin altını çiziyor. Sayın Coşar, şöyle devam ediyor: “Tarımsal üretimde çiftçi eğitimleri büyük önem arz ediyor. Daha verimli ve sürdürülebilir tarım için çiftçi eğitimlerini bizler ve devletimiz veriyor. Yalnız çiftçilerimizin bu eğitimlere katılmadığını üzülerek belirtmek isterim. Toplantılara katılım çok düşük seviyede gerçekleşiyor. Her yurt dışı seyahatimde, oradaki yenilikleri, yeni tarım teknolojilerini takip eder, iş ortağım olan çiftçilerimle buluştururum. Soğanda, kirazda ve daha birçok üründe yenilikçi üretim teknikleriyle verim nasıl artırılır, yerinde öğrendiklerimi gelir anlatırım. Bunlar çok işe yarıyor ve verimde de önemli artışlar sağladık. Fakat gel gör ki, soğanda yenilikçi üretim teknikleriyle yaptığımız kaliteli üretim, ihracat kısıtlaması nedeniyle hak ettiği fiyatı bulamadı. Yetkililere gerekli uyarıları yapmamıza rağmen kulaklar tıkandı, çiftçinin alın teri tarlada kaldı. Soğan fiyatı artacak diye çiftçiyi mağdur edemezsiniz. Devlet her alanda çiftçisine sahip çıkmalıdır. Bir büyüğümüzün yazısını okumuştum, diyordu ki; “Türkiye’yi doyuranlar aç”. Çok acıttı canımı. Gerçekten bu sene her şey zarar yazdı. İnsanlar erkenci kirazdan para kazanamadığı için ağaçları söküyorlar. Üreticilerimize sahip çıkmamız lazım, onları desteklememiz lazım. Girdi maliyetleri çok yüksek, sübvanse edilmelidir. Gençler tarımdan uzaklaştı, tarımda faaliyet gösteren gençlerin sigortalanması gerekiyor. Çiftçilik profesyonel bir meslek olmalıdır. Modern tarım yapmak özendirilmelidir. Amacına uygun arazi toplulaştırmaları yapılmalıdır. Devletimiz güçlü her şeyin altından kalkarız. Yeter ki gereken iradeyi gösterelim.”

Masa başında Ziraat Mühendisi olunmaz

Tarımda önemli başarılara imza atan Sayın Ahmet Coşar, genç Ziraat Mühendisi meslektaşlarına uyarılarda da bulunuyor. Yeni mezun mühendislerin kendilerini geliştirmesi gerektiğini vurgulayan Sayın Coşar, “Eğitimin sınırı yok. Yeni mezun Ziraat Mühendisi arkadaşlarımız kendilerini her daim geliştirmesi gerekiyor. Kendilerini geliştirmez iseler sahadaki saygınlıklarını kaybederler. Ülkemizin en büyük problemlerinden biri eğitim. Tarım düzelir, ekonomi düzelir, sağlık düzelir, bunların hiç birine takılmıyorum. Eğitim öyle değil, eğitimle nesiller kaybediyoruz. Şimdiki eğitim sistemimizle ara eleman olayını kaybettik. Üniversite mezunlarının tamamı masa başı iş istiyor. Kimse makinenin başına geçeyim de arızasını gidereyimin peşinde değil. Kimse sahaya ineyim de, şu kirazı şöyle budarsam, şeftaliyi şu teknikle yetiştirirsem verimde artış sağlarımın derdinde değil. Herkes kolayını istiyor işin. Bu şekilde bir işçi bir de beyaz yakalı tabakamız oldu. Ara elemanlarımızı kaybettik. Çok fazla üniversite açmakla bu sorun çözülmüyor. Hatta kalifiye elemanlarımızı kaybediyoruz, hepsi yurt dışına gidiyor. “Giderlerse gitsinler, biz yetiştiriyoruz” diyen bir zihniyet söz konusu. Çok sayıda Ziraat Fakültesi açmak çözüm değil, nitelikli mezun vermek çözüm üretir. Nitelikli mezun verdiğimizi maalesef düşünmüyorum. Genç Ziraat Mühendisi kardeşlerim yılmasınlar, çok çalışsınlar, kendilerine yatırım yapsınlar. Sorunlarını çözecek olan yine kendileridir” diye konuşuyor.

SUMI AGRO TÜRKİYE, çok önemli bir çözüm ortağımızdır

Sayın Ahmet Coşar, tarımdaki başarı hikayesinde SUMI AGRO’ya ayrı bir parantez açıyor. SUMI AGRO TÜRKİYE ile çok eskiye dayanan bir iş ortaklıkları olduğunu dile getiren Sayın Coşar, “SUMI AGRO’yu çocukluk yıllarımdan beri biliyorum. Tabi o dönemdeki adı Sumitomo Corporation idi. Ben lisede okurken babamın Sumitomo’nun toplantılarına gittiğini hatırlıyorum. SUMI AGRO TÜRKİYE ile kurulduğum ilk yıldan buyana çalışıyorum. Üstün nitelikli çözümlerini çiftçilerime ulaştırmaktan memnuniyet duyuyorum. Bu güzel ailenin içinde olmak beni mutlu ediyor. SUMI AGRO TÜRKİYE, çok önemli bir çözüm ortağımız. SUMI AGRO denilince aklıma; aile, kalite ve başarıya giden yol geliyor. Hem bitki koruma hem bitki besleme alanında bizi yeniliklerle buluşturuyor. SUMI AGRO TÜRKİYE, olmazsa olmazlarımızdandır” diyerek sözlerini noktalıyor.

Önceki yazı
Tarım sektöründe başarılı çalışmaları, girişimciliği, en önemlisi de yenilikçi anlayışıyla ön plana çıkan bir iş insanı; AHMET GİRGİN
Sonraki yazı
AlgaEnergy Türkiye Ülke Müdürü Murat Karagöz: “Çiftçiler için ürünlerimiz daha fazla kàrlılık anlamına geliyor”

Bizi Takip Edin

E-Bülten

E-Mail Bültenimize Abone Olun Olup Bitenlerden İlk Sizi Haberdar Edelim.

Lütfen geçerli bir e-posta adresi girin.
Menü