Değerli Dostlarımız,
Dergimiz harmanTIME’ın 2023 yılı son sayısıyla karşınızdayız. 130. sayımıza uygulamalı ve sonuçlarını gösteren araştırma, derleme makaleler damgasını vuruyor. Aynı zamanda röportajlar ve güncel haberler ile sektörün nabzını tutuyoruz. Bu ay özellikle bitkisel yağ açığına dikkat çektik. Bitkisel yağlar, insan beslenmesinde proteinler ve karbonhidratlar gibi yaşamsal değeri olan ve hayati faaliyetlerin yürütebilmesinde önemli yer tutan temel besin maddelerinden biridir. Bitkisel yağlar, gıda sektörünün yanı sıra, enerji, sağlık ve kozmetik sektöründe de yoğun olarak kullanılan stratejik ürünlerdir. Son yıllarda popülaritesi her geçen gün artan biyodizel endüstrisinin de başlıca kaynağını yağlı tohumlu bitkiler oluşturmaktadır. Ayrıca, yağlı tohumlu bitkiler gerek tane gerek küspe ve gerekse yağ normlarının direkt olarak hayvan yemi rasyonlarına katılmalarından dolayı, karma yem sanayi sektörünün de en temel girdileri arasında yer almaktadırlar. Türkiye dış ticarette petrolden sonra en fazla dövizi (son 5 yılda 3 milyar doların üzerinde), yağlı tohum ve türevleri ithalatına ödemektedir. Türkiye’nin petrolün yanı sıra pek çok sanayi ve ileri teknoloji ürününde zorunlu olarak ithalatçı konumunda olmasından dolayı yurt dışına ödediği yüksek döviz miktarına ilave olarak, yağlı tohumlu bitkilerin üretimi için gerekli iklim ve toprak yapısına sahip olmasına rağmen yeterli üretimin yapılamaması bu alanda ithalatı mecbur kılmaktadır. Ülkemiz bitkisel yağ açığının kapatılmasında “KANOLA” üretimi büyük önem arz etmektedir. Gelecekte yağlı tohum üretiminde kendine yeterli olabilmek için yağlı tohum ekim alanlarının %4’ten %15’e, üretimin de 7-8 milyon tonların üzerine çıkartılması gerekmektedir. Bunun için kanola üretimini artırabilecek yeni alanlar belirlenmeli ve bu bitkinin üretiminin yaygınlaşması için gerekli stratejiler geliştirilmelidir. Ayrıca kanola yağının yemeklik yağ olarak tüketiminin yaygınlaştırılması için kamuoyu bilgilendirme kampanyaları yürütülmelidir. Son sayımızın kapak konusu “KANOLA”.
Türkiye topraklarının büyük kısmında organik madde miktarı oldukça düşüktür. Toprakların organik madde miktarlarının düşük olması, bitkisel üretimi sınırlandıran en önemli faktörlerin başında gelmektedir. Tarımsal faaliyetlerde kullanılan kimyasallar doğanın dengesini bozmakta ve toplum sağlığı üzerinde olumsuz etkiler meydana getirmektedir. Tarımda kimyasal madde kullanımından uzaklaşılması ve organik tarıma olan ilginin gittikçe artması, leonardit hammaddesinin ve bu hammaddeden elde edilen humik ve fulvik asitin tarımsal faaliyetlerdeki önemini arttırmaktadır. Leonardit; toprağın fiziksel, kimyasal ve biyolojik aktivitesini artıran ve yüksek oranda humik ve fulvik asit içeren, toprağa uygulandığında toprakta alınamaz halde bulunan bitki besin elementlerinin bitkiler tarafından alınabilir hale geçmesini sağlayan organik bir materyaldir. “Bitkisel Üretimde Leonardit Kullanımı”nı Sayın Ziraat Müh. Kurban Nedret yazdı.
Pirinç kurutmanın amacı, nem içeriğini güvenli, uzun süreli depolama için önerilen seviyeleri karşılayacak şekilde azaltmaktır. Pirinç, silolara yerleştirildiğinde, kalite bozulmasını en aza indirmek için yaklaşık %12’lik bir nem seviyesine kadar hızlı bir şekilde kurutulmalıdır. Pirinç kurutma, ambarlarda tahılın içine büyük miktarlarda kuru hava üflenerek gerçekleştirilebilir. Sayın Prof. Dr. Y. Birol Saygı, “Çiftlikte Pirinç Kurutma ve Depolama” başlıklı makalesinde, kurutmada pirinç kalitesinin düşürülmemesi için dikkat edilmesi gereken hususları anlatıyor.
130. sayımızın içeriğinde birçok makale, güncel ve sektör haberleri, röportajlar ile infografikler olacak. 2024 yılının ilk sayısında görüşmek umuduyla; hepinize bereketli işler, huzur dolu, aydınlık günler dilerim…
