- Öğrencilik yıllarımdan itibaren hep bir hedefim vardı, herhangi bir hastalıkla karşılaştığımızda bu nedir diye sorulduğunda gözle ayırt edilemeyen hastalığı tespit edecek bir laboratuvar kurmak. Sektörümüzde bunun eksikliği vardı. Hastalıklı bitkiyi bir yere götürüp analiz yaptırıp sonucunu alamıyorduk. 2004 yılında küçük bir yer kiralayarak laboratuvar kurdum. İlk başta kimse bana gelip analiz yapmamı istemedi. 6 ay boyunca sera dolaştım. Sera sahiplerine bir hastalık sorununuz var mı diye sordum, hepsinden var cevabı aldım. Seralarından örnek aldım, ücretsiz olarak analizlerini yaptım. Bir yıl sonra hedefim gerçekleşti ve laboratuvara hastalıklı bitkiler analiz edilmek üzere getirilmeye başlandı.
- Firmalar, tohumcular, fidelikler işe dahil olmaya başlayınca eleman sayımızda arttı. Özellikle fidelikler haftalık ziyaret isteyip numune alıp analiz yapmamızı talep ettiler. Bu talepleri dikkate alarak fideliklere danışmanlık hizmeti vermeye de başladım. 2010 yılından pandemi başlayıncaya kadar fideliklere danışmanlık hizmetimi de başarıyla yürüttüm. Laboratuvar iş yoğunluğu ne kadar olsa da danışmanlık tarımın olmazsa olmasıdır. Bilgi ve tecrübemi sektör paydaşlarına aktarmak beni çok mutlu ediyor. İlaç ruhsatlandırma ile alakalı da danışmanlık hizmeti veriyorum. Laboratuvarı kurduktan sonra danışmanlık yapmayabilirdim ama danışmanlık üzerimde görev gibi kaldı.
- Tarımda sorunlar büyük. Sorunların çözümü noktasında eski Devlet Planlama Teşkilatları gibi Tarımsal Planlama Teşkilatları kurularak tarım planlanmalıdır. Tarımda planlama yapılmadan hiçbir sorunun çözüleceğine inanmıyorum. Üretim planlanırsa ona göre de bütçeler ayrılır, çiftçiye de o kadar katkı sağlanır. Çiftçi son yıllarda hazır olan alanını dahi ekemiyor. Girdi maliyetleri çok arttı. Herkes bir önceki yıl para eden ürünü ekmemelidir. Ürün yelpazesini üreticiye sunmak gerek.
Yaptıkları işlerle, başarılarıyla gurur duyduğumuz nice ziraat mühendisi kadınlarımız var. Ziraat mühendisliği mesleğinin değerini artıran, yüreklerini ortaya koyarak yenilikçi çalışmalara imza atan başarılı isimlerden biri de Sayın Meral Alkan. 36 yıllık ziraat mühendisliği kariyerini etkin ve verimli kullanan Sayın Alkan’ın elinin değdiği her işi bereketlendirdiğini söyleyebiliriz. Hem danışmanlık yaparak firma ve üreticilerinin sorunlarına çözüm üreten Sayın Alkan, kurduğu tarımsal analiz laboratuvarıyla da sektördeki büyük bir eksikliği gidermiş. Tarımda kadının gücünün en önemli göstergesi olan FİTOGEN Tarımsal Analiz Laboratuvarı sahibi Sayın Meral Alkan’ı bu ayki sayımıza konuk ettik.
Sayın Meral Alkan, ziraat mühendisliği kariyeri boyunca “tarımı bir adım daha ileri taşımak için ne yapabilirim” diye hep düşünmüş. Bir tarım aşığı olan Sayın Alkan’ın başarı hikayesi 1986 yılında Ege Üniversitesi Ziraat Fakültesi Bitki Koruma bölümünden mezun olmasıyla başlamış. Sayın Alkan, o yılları şöyle anlatıyor: “O yıllarda Antalya Serik’te bir ihracat firmasına gazete ilanıyla iş başvurusunda bulundum. Bizim dönemimizde okul bittiğinde hemen işe başlayabiliyordun. Şimdiki gibi işsiz ziraat mühendisi yoktu. Bu firmada yaklaşık 8 yıl çalıştım. Sonrasında eşimin İzmir’e tayin olması nedeniyle bu şehre gittim ve burada da 7 yıl özel sektörde görev yaptım. Antalya’ya tekrar döndüğümde ilk yaptığım iş danışmanlık oldu. İzmir’de çiçek kooperatifinde de danışmanlık yapmıştım. 1999 yılında Antalya’da kesme çiçek üzerine danışmanlık yaptım ve ilk 4 yıl büyük başarılara imza attım. Özellikle kesme çiçek ihracatının artmasında ben ve tüm danışman arkadaşlarımın büyük payı vardır. Öğrencilik yıllarımdan itibaren hep bir hedefim vardı, herhangi bir hastalıkla karşılaştığımızda bu nedir diye sorulduğunda gözle ayırt edilemeyen hastalığı tespit edecek bir laboratuvar kurmak. Sektörümüzde bunun eksikliği vardı. Hastalıklı bitkiyi bir yere götürüp analiz yaptırıp sonucunu alamıyorduk. 2004 yılında küçük bir yer kiralayarak laboratuvar kurdum. İlk başta kimse bana gelip analiz yapmamı istemedi. 6 ay boyunca sera dolaştım. Sera sahiplerine bir hastalık sorununuz var mı diye sordum, hepsinden var cevabı aldım. Seralarından örnek aldım, ücretsiz olarak analizlerini yaptım. Bir yıl sonra hedefim gerçekleşti ve laboratuvara hastalıklı bitkiler analiz edilmek üzere getirilmeye başlandı. Danışmanlıkla birlikte laboratuvar işini birlikte yürüttüm. 5 yıl böyle sürdü, sonra laboratuvarda iş yoğunluğu artınca danışmanlığı diğer değerli danışman arkadaşlarıma devrettim. Firmalar, tohumcular, fidelikler işe dahil olmaya başlayınca eleman sayımızda arttı. Özellikle fidelikler haftalık ziyaret isteyip numune alıp analiz yapmamızı talep ettiler. Bu talepleri dikkate alarak fideliklere danışmanlık hizmeti vermeye de başladım. 2010 yılından pandemi başlayıncaya kadar fideliklere danışmanlık hizmetimi de başarıyla verdim. Laboratuvar iş yoğunluğu ne kadar olsa da danışmanlık tarımın olmazsa olmasıdır. Bilgi ve tecrübemi sektör paydaşlarına aktarmak beni çok mutlu ediyor. İlaç ruhsatlandırma ile alakalı da danışmanlık hizmeti veriyorum. Laboratuvarı kurduktan sonra danışmanlık yapmayabilirdim ama danışmanlık üzerimde görev gibi kaldı.”
“Laboratuvar kurarak öğrencilik yıllarımdaki hayalimi gerçekleştirdim”
FİTOGEN Tarımsal Analiz Laboratuvarını kurarak öğrencilik yıllarındaki hayalini gerçekleştiren ve sektördeki büyük bir eksiği kapatan Sayın Alkan, tespit edilemeyen hastalıkları tespit ederek üretim sürekliliğini sağlıyor. Sektörün kendisine büyük güven duyduğu Sayın Alkan, konuşmasını şu sözlerle sürdürüyor: “Laboratuvarda firmalar rutin analizlerini yaptırıyorlar. Beni en çok mutlu eden çiftçilerde analiz bilincinin oluşmasıdır. Bireysel olarak gelip analiz yaptıran çiftçi sayımız oldukça fazla. Çiftçi aldığı fideyi beğenmez, yaprağında küçük bir leke görür ise anında analize getiriyor. Bağımsız bir kuruluşuz. Laboratuvarımızın en büyük özelliği bilgilerin saklı olmasıdır. Gizlilik esasına dayanarak analiz sonuçlarını kimseyle paylaşmıyoruz. 20 yıldır laboratuvar hizmeti veriyoruz, güven esası bizi bu noktalara getirdi. Sebze, tohum, fide, yurt dışına ağaç ihraç eden firmalar, ithal fide almış olan firmalar bizimle çalışmaktadır. Yani tarımın her alanında olanla iş ortaklığımız bulunmaktadır.”
“Ekonomik kaybı önlüyoruz, insan ve çevre sağlığına katkı sağlıyoruz”
Sayın Alkan, hem danışmanlık hem de laboratuvar hizmetiyle ekonomik kaybın yanında, insan ve çevre sağlığına zararı önlüyor. Çünkü analiz ile bitkiye atılan aktif sayısı azalıyor. Sayın Alkan bu konuyla ilgili şunları söylüyor: “Üretici bitkisi hastalığında direk bize geldiğinde, hastalık analizi sonucuna göre ürettiğimiz çözümle üreticinin hem sorunu çözülmüş olunuyor hem de nokta atış ilaç tavsiyesi ile ekonomik kaybı da önlüyoruz, en önemlisi de insan ve çevre sağlığına katkı sağlamış oluyoruz. Ne kadar az ilaç kullanırsanız o kadar sağlıklı bitki yetiştirmiş oluyorsunuz. Bir hastalığın üreticiye maliyeti 3 bin lira civarındadır. Laboratuvar analizi ile bu maliyet bin 800 liraya düşmektedir.”
“Uygulamanın eğitimin içine girmesi gerekiyor”
Günümüzün en büyük sorunlarından biri de işsiz ziraat mühendisleri. Sayın Alkan’ın bu soruna karşı nokta atışı önerileri var: “Ülkemizde ziraat fakültesi sayısı çok fazla. Nitelikli mezunlar veremiyoruz. Bir mühendis mezun olmadan mutlaka hangi dalda uzmanlaşmak istiyorsa o firmada 6 ay çalışıp öyle mezun etmek gerekiyor. Uygulamanın eğitimin içine girmesi gerekiyor. Biz böyle yetiştik. Şeftali seyrelttik, buğday hasadı yaptık, yabancı ot topladık, tüm zararlı böcekleri yerinde gördük ve latince adlarını ezberledik. Yeni yetişen nesilde ne yazık ki bu yok. Pratik bilgi kesinlikle çok önemlidir. Bakıyorsunuz, mezunlar iş bulamıyor, firmalar da yetişmiş eleman bulamıyor. Son sene Ocak ayında eğitimi bitireceksin, çalışma zorunluluğu getireceksin. Böylece hem nitelikli ziraat mühendisi mezun vereceğiz hem de firmalar aradığı elemanı kolayca bulabilecektir.”
“Tarımsal Planlama Teşkilatları kurularak tarım planlanmalıdır”
Ve tarım sektöründe bir türlü çözülemeyen sorunlar… Sayın Alkan 36 yıllık tecrübesiyle sorunların çözümü noktasında şu önerilerde bulunuyor: “Tarımda sorunlar büyük. Sorunların çözümü noktasında eski Devlet Planlama Teşkilatları gibi Tarımsal Planlama Teşkilatları kurularak tarım planlanmalıdır. Tarımda planlama yapılmadan hiçbir sorunun çözüleceğine inanmıyorum. Üretim planlanırsa ona göre de bütçeler ayrılır, çiftçiye de o kadar katkı sağlanır. Çiftçi son yıllarda hazır olan alanını dahi ekemiyor. Girdi maliyetleri çok arttı. Herkes bir önceki yıl para eden ürünü ekmemelidir. Ürün yelpazesini üreticiye sunmak lazım. Tarımsal kooperatifler aktif hale getirilmelidir. Kooperatiflerimiz kuruluş aşamasında kaldı, bir adım yol alamıyorlar. Üretim kadar satış da planlanmalıdır. Pazarlaması olmayan hiçbir şeyi üretmemek gerek. Bizim tonlarca elmamız çöpe gidiyor. Çoğu ülke kurutulmuş meyveye talep gösteriyor. Bu ülkeler belirlenip elma kurutulup ihraç edilmelidir. Çok kaliteli üretim yapıyoruz, ancak pazarlayamıyoruz. Devletin üretim planlaması konusunda üreticiyi eğitmesi ekonomik fayda sağlayacağına inanıyorum. Üretici para kazanır ise tarımsal üretim sürer, fakat bu ortamda geleceğe çok ümitli bakamıyorum.”
“Sumi Agro’nun ürünleri tarımsal üretime değer katıyor”
Sayın Meral Alkan, danışmanlık yaptığı süre boyunca Sumi Agro Turkey’in kaliteli çözümlerini her zaman sektör paydaşlarına öneren de bir isim. “Tarımsal üretimde kontrollü kullanmak şartıyla kimyasallar hastalık ve zararlıların önlenmesinde vazgeçilmez unsurdur” diyen Sayın Alkan, “Fakat ilaç seçiminde aktif madde dışında solventlerin önemli olduğunu düşünüyorum öyleki kalitesiz solventler bazen yanıklık fitotoksite oluşturuyor ve bunlar hastalık başlangıcı lekeleri gibi algılanabiliyor. Bu nedenle Sumi Agro Turkey gibi aktif +solvent kalitesine güvendiğimiz firmaların ilaçlarını güvenle öneriyoruz” ifadelerini kullanıyor.