Yüksek kaliteli özel gübreleri ile tarımsal üretimde katma değer sağlayan dünyanın önde gelen bitki besleme şirketi COMPO EXPERT, geçtiğimiz ay İzmir’de 2022 2. Genel Değerlendirme Toplantısını gerçekleştirdi. COMPO EXPERT CEO’su Thomas H. Ahrens, EMEA Direktörü Panos Chamakiotis, EMEA İhracat Genel Müdürü Sinan İncegöz, şirketin Türkiye çalışanları ile 11 iş ortağı distribütörünün katıldığı toplantıda yenilikçi çözümler ve hedefler ele alındı. Toplantıda; Thomas H. Ahrens, Panos Chamakiotis ve Sinan İncegöz ile COMPO EXPERT’in özel ürünlerini, çevre dostu çözümlerini, pazar paylarını, Ar-Ge faaliyetlerini ve Türk tarımı hakkındaki düşüncelerini konuştuk.
Thomas H. Ahrens: “Dünya tarımına katkıda bulunuyoruz”
»Sayın Ahrens, öncelikle ülkemize hoş geldiniz demek ve bazı sorular sormak istiyorum. COMPO EXPERT, kaliteli özel gübreler ve biyostimulantlar için en önemli uluslararası üreticilerden biridir. Türkiye’deki çiftçilerimiz de COMPO EXPERT ürünleri ile güvenli ve etkili çözümlere sahip olduklarına inanmaktadır. COMPO EXPERT’in tüm dünyada aynı üne sahip olduğuna inanıyoruz. Küresel başarınızın sırrını ve COMPO EXPERT için bazı stratejik konuları bize anlatır mısınız?
Bu gurur verici sözleriniz için çok teşekkür ederim. Başarımızın başlıca nedenleri olduğuna inandığımız konularla ilgili bazı görüşleri sizinle paylaşmak benim için bir zevktir. Ama öncelikle COMPO EXPERT hakkında biraz bilgi vermek isterim. COMPO EXPERT, Polonya’nın en büyük kimya şirketi olan Grupa Azoty’nin bir parçası olarak, dünya çapında 22 satış ofisi olan, Almanya Münster merkezli uluslararası bir firmadır. 700’den fazla çalışanı ile yılda 500 milyon Euro’dan fazla satış üretmekte ve dünya tarımına katkıda bulunmaya çalışmaktadır. Başarımız; sahip olduğumuz yüksek kaliteli, eksiksiz ürün yelpazesine sahip özel gübreler ve müşterilerimize sunduğumuz rakipsiz hizmet ile elde edilir. Satış ve Ar-Ge’de 250’den fazla çalışanımızla, müşterilerimize işlerini geliştirmeleri için yerel son kullanıcı gereksinimleri konusundaki derin bilgi birikimimizle tavsiyelerde bulunarak katma değer üretiyoruz.
Dijitalleşmeyle desteklenen tedarik zinciri yönetiminde operasyonel mükemmelliğe olan güçlü odaklanmamız ve Almanya, İspanya, Belçika ve Yunanistan’daki son teknoloji üretim tesislerimizin desteğiyle, zorlu zamanlarda bile büyümeye devam etmekte olduğumuz kanıtlanmıştır.
»Bugün Türkiye’deki distribütörlerinizle önemli bir toplantınız var. Türkiye’nin tarımsal potansiyeli hakkında bize neler söylemek istersiniz ve COMPO EXPERT ürünlerinin çiftçilerimizin potansiyellerine ulaşmalarında başlıca avantajları nelerdir?
Türkiye’de distribütörlerimiz ile uzun yıllara ve karşılıklı güvene dayalı önemli bir işbirliği yürütüyoruz. Türkiye; başta fındık, kayısı, incir, kuru üzüm ve kiraz olmak üzere birçok tarım ürününde lider konumuyla Avrupa’nın en büyük tarım ülkelerinden biridir. COMPO EXPERT’in kaliteli ürün yelpazesi ve uluslararası birikimi ile Türk tarım sektörünün, özellikle yüksek kalitenin önemli olduğu ihracat alanında önemli bir gelişme ivmesi yaratması sağlanabilir. Bu alanda Azot İnhibitörü teknolojilerimiz, biyostimulantlarımız ve Fetrilon Combi gibi çok iyi bilinen mikro elementlerimiz önemli bir rol oynayabilir.
»Bu kadar özel bir ürün portföyüne sahip olmak için yüksek düzeyde Ar-Ge çalışması gerekiyor. Ar-Ge faaliyetlerinizden ve bu faaliyetlerin COMPO EXPERT işine olan katkılarından bahseder misiniz?
İnovasyon ve yenilik üretme şirketimizin bel kemiğidir. İnovasyon sürecimizi son kullanıcılarımız için onlarla birlikte planlar ve yürütürüz. Toplamda, doğrudan Ar-Ge faaliyetlerimize odaklanmış, konusunun uzmanı 15 çalışanımız var. Buna ek olarak, dünya çapında çok sayıda saygın üniversite ve enstitü ile bir koordinasyon ağını aktif olarak yönetiyoruz. Ar-Ge hattımız, gelecekte piyasaya çıkacak ilginç ürünlerle doludur.
»Günümüzde pandemi, savaşlar vb. koşullar altında dünyada güvenli gıdaya ulaşmak zorlaşıyor. Aynı zamanda hammadde tedariğinde de büyük bir sorun var. Küresel tarım sektörünün geleceği hakkında ne düşünüyorsunuz?
Rusya’nın Ukrayna’ya karşı savaşı, henüz çözüm bulunamamış COVID-19, hızla yükselen hammadde fiyatları, yükselen enflasyon, önemli iklim değişiklikleri, tedarik zinciri zorlukları ve yaklaşmakta olan enerji krizi 2022’de yaşadığımız dünyanın görüntüsüdür. COMPO EXPERT, 2025 Stratejisini bir süre önce tanımladı. Odak noktamız; Coğrafik Genişleme, Biyostimulantlar, Organik Tarım, Tedarik Zinciri Mükemmelliği, Sürdürülebilirlik ve Dijital Dönüşüm’den oluşan altı stratejik konuda ilerlemeye devam ederken mevcut zorlukların üstesinden gelmektir. Bu sürecin başlarında olası tedarik zinciri zorluklarını ve hammadde temininde yaşanabilecek darboğazı tahmin ettik. Sonuç olarak, tek kaynak kullanımından kaçınılması ve yerel üretim faaliyetlerinin güçlendirilmesi gibi konularda riskleri azaltmak için önlemler geliştirdik ve uyguladık. Tüm bu önlemler, bahsettiğim zorluklara rağmen Türkiye’de ve Dünya’da büyümeye devam etmemize yardımcı oldu. Tarım sektörlerine yönelik uzun vadeli perspektiflerin sağlam olduğuna, mevcut dinamiklerin geçici olduğuna ve tarım piyasasının olumlu bir görünüme sahip olmaya devam ettiğine inanıyoruz.
Panos Chamakiotis: “COMPO EXPERT özel gübreler konusunda küresel bir liderdir”
»Sayın Chamakiotis, öncelikle ülkemize hoş geldiniz. COMPO EXPERT için EMEA Bölge Direktörü ve Avrupa’daki birçok COMPO EXPERT kuruluşunun Genel Müdürü olarak, bölgenizdeki en önemli pazarların hangileri olduğunu bize açıklayabilir misiniz? Buna ilave olarak COMPO EXPERT’in Türkiye’deki pazar payını sormak isterim?
COMPO EXPERT, 22 ülkede ofisleri olan ve 100’den fazla ülkeye ihracatı olan özel gübreler konusunda küresel bir liderdir. Grup içinde büyüklük açısından en güçlü bölge olan Avrupa’da, yerel gereksinimleri ve mahsul uygulamalarını derinlemesine anlayarak, sınıfının en iyisi teknisyenlere ve pazarlama ekibine sahip olarak ve potansiyele dayalı önceliklendirme, müşteri memnuniyeti döngüleri, değer satışı ve disiplinli performans yönetimi ile son derece etkili bir yaklaşım ve servis sunarak üreticilerin ihtiyaçlarına yönelik çalışmaktayız.
Türkiye gelişmekte olan ve aynı zamanda sürekli dönüşen ve değişen bir toplumdur. Batı ile Doğu’nun bir sentezi olarak, geçmişe bağlı ve geleceğe iyimser, idealleri ve değerleri olan bir nüfus olduğunu hemen anlarsınız. Türk insanının düşünce tarzı, milli ve manevi değerleri koruyarak Batılı yaşam tarzının bir devamı olarak sıralanan ideolojiler olarak hem yaşatılan hem de benzer kültürel kodları benimseyen dine ve tarihe yakındır ve bu da insanların değer sisteminin önemli ölçüde şekillenmesine neden olur. Aynı derecede önemli olan, ailenin ve eğitimin rolüdür. Bahsettiğim tüm bu ilkeler, ortaklarımızın ülkedeki değerlerinin de temelini oluşturmaktadır.
Türkiye’de; Akdeniz havzasının diğer ülkelerinin aksine, distribütörlük dağıtım modelini takip ettiğimiz için şanslıyız. İthalatçılar ve ortaklarımızla birlikte büyümek için kültür bitkisi yönetimi stratejileri yoluyla ürünlerimizi tanıtarak müşterilerimizi bilgi aktarımıyla destekliyoruz. COMPO EXPERT TÜRKİYE, çift haneli yıllık büyüme oranlarını yakalayan çok etkili ve hızlı büyüyen bir kuruluştur, bu nedenle hızlı gelişiyoruz ve özel gübreler sektöründe önemli pazar paylarından birine sahibiz, aslında bitki besleme sektöründe pazardaki referans seviyeyiz.
Gelecek planlarımız, önümüzdeki 3 yıl içinde ek olarak %50’nin üzerinde kümülatif oranlarla büyüyerek 2025 yılına kadar pazar lideri olmaktır.
»Çiftçilerin karşılaştığı çeşitli zorluklar nedeniyle tarım arazileri her geçen gün küçülürken, siz COMPO EXPERT olarak toprakları iyileştirerek ve kaliteli tarımsal üretim için çevre dostu ürün çözümleri sunuyor ve değerli ürünlerinizle verimi artırıyorsunuz. Bu önemli özellikleri ürünlerinize nasıl dahil ediyorsunuz ve pazarda nasıl fark yaratıyorsunuz?
Bugün karşı karşıya olduğumuz toplumsal sorunlarla harmanlanan tarımın zorluklarıyla başa çıkmak, yaratıcılık ve hayal gücü gerektirir. Bunlar ne çözülemez konulardır ne de başkasının sorumluluğundadır. Bunları işimizin bir parçası olarak görmeli ve üstesinden gelmek için azami enerjimizi kullanmalıyız. Operasyonel dengeler ve verimlilikteki iyileştirmeler artık ilham veren ana anlatılar değil. Pazarımız yaprak lekelerini ve böcekleri saymanın ötesine geçiyor, problemleri baştan önlemeye, çevre dostu yaklaşımlara, alışılmışın dışında uygulamalara yöneliyor. Bu; iş yapma şeklimizde köklü değişiklikler için iyi bir fırsat ve kalıbın dışına çıkmak için iyi bir zamanlama. Bunu söyleyerek, COMPO EXPERT olarak faaliyet gösterdiğimiz her alanda, piyasadaki oyuncular arasında en iyi veya en iyi ikinci olmayı hedeflediğimizi teyit etmem gerekiyor. Bunun için endüstrimizi tüm gıda zinciriyle birleştirmeye cesaret etmek adına sektörün geleneksel yaklaşımının dışında bütün tarım paydaşları ile birlikte çalışılması önemlidir.
Küresel gıda krizini nasıl çözeceğimiz ve tarımın dönüşümüne ve iklim değişikliği çözümünün bir parçası haline gelmesine nasıl yardım edeceğimiz önemlidir. Bunu yapmak için, toprağı yenileyen, daha az girdi ile verimliliği artıran, topraktaki karbonu tutan, dijital ve döngüsel hale gelen uygulamaları uygulayarak geleneksel ve organik yöntemlerden ders almalı ve bunların ötesine geçmeliyiz.
Sadece trendleri takip etmeyen, değişimleri başlatan ilk aktörler arasındayız (veya ilk olmak istiyoruz). Ortaklarımıza günümüzün zorluklarına cevap verecek yeni fikirler ve iş modelleri sunuyor, bu şekilde belirsizliği ve oynaklığı fırsata dönüştürüyoruz. Bu benim için bir meydan okuma, bir yenilenmedir.
»Gübreler ve besin zinciri arasındaki farklar nedir ve Türk çiftçisine vermek istediğiniz tavsiyeler nelerdir?
Çiftçiler, bilim adamları, üreticiler vb., enerjilerini ve çabalarını, ekinlerin nüfusu beslemesi için en iyi büyüme ve yaşam koşullarını geliştirmeye yönlendirir. Bu endüstrinin ana girdilerinden biri olan gübreler, gıda zincirinin düzgün ve sağlıklı özelliklerine katkıda bulunmak için mahsulün nitelik ve niceliğini eşleştirmede önemli bir rol oynamaktadır. Günümüz tüketicileri artık ezbere bir gübreleme sisteminden memnun değiller ve modern bitki besleme yöntemleri (günümüzün “gübreleri” gibi) böyle bir bilgi ve gelişmiş sonuca ulaşmak için gerekli bileşendir. Aynı şekilde, günümüz gübreleri ‘daha azla daha çok’ ilkesine işaret ettiğinden, mahsullerin niteliksel özelliklerini iyileştirmek için fizyoloji ve fenolojik aşamaları uygun şekilde etkileyen bilinçli mahsul besleme, aşırı pestisit kullanımından kaçınma, katlanarak verimliliği artırma için ANAHTARDIR. Avrupa Gıda Zinciri sürecinin “ÇİFTLİKTEN ÇATALA” konseptine önemli ölçüde hizmet etmektedir. Gübreler; gıdamızın yani mahsulümüzün gıdasıdır.
»Rejeneratif tarım nedir? Biyostimulantlar ve geleneksel gübre uygulamaları nasıl birbirinden ayrışır? Türk çiftçileri yakın gelecekte yeni COMPO EXPERT spesiyaliteleriyle nasıl tanışacak ve bunlardan nasıl yararlanacak?
“Sürdürülebilirliğin ötesinde” olarak adlandırılan rejeneratif tarım metodolojileri, aslında, süreçte çevreye fayda sağlayan, kendi kendini besleyen bir ekolojik sistem aracılığıyla toprağa katkıda bulunmayı amaçlamaktadır. Basitleştirmek için: “Biyo” ürünler genellikle geleneksel uygulamalardan daha az toksiktir. Biyo tabanlı çözümlerin artan popülaritesinin nedeni budur ve çiftçiler ile tüketiciler arasındaki farkındalığın pazarın önemli ölçüde büyümesini sağlaması muhtemeldir. Biyo temelli yaklaşımların benimsenmesini hızlandıracak stratejiler hızlandırılmalıdır.
COMPO EXPERT olarak, tam katılımla, dünya çapında biyo çözümler için katalizörler olarak kabul edilecek yenilikçi ürün portföyleri ve kayıtları barındırarak biyo yönelime, genel olarak biyo hizmete olan bağlılığımızı ciddi bir şekilde teyit ediyor ve bununla ilgili yoğun bir bicimde çalışıyoruz. Sektör olarak, kötüleşen iklim kriziyle mücadelede ivme kazanmalıyız. Özetle, sektördeki aktörler arasında farklılıklar ne olursa olsun, bundan sonra sürdürülebilir ve yenileyici bir gıda sistemi için, “gerçek bir etki” yaratmak için birlikte çalışmaktan herkes faydalanacak! Sonuç olarak, küresel gıda güvenliği, mahsul üretimi tarafından güçlü bir şekilde belirleniyor, bu yüzden bu yönde daha fazla caba harcamamız gerekiyor!
Tüm bu nedenlerle, biyostimulantların ve biyo-kontrol segmentlerinin geleceği hakkında başka bir bakış açısı öngörmeme izin verin: Bugünlerde küçük bir çiftçi grubuna odaklanan bir nişten, birkaç yıl içinde beklenmedik derecede önemli bir pazar payı yakalayarak hızla ‘standart’ haline gelecek! Bu gelişme, liderlere bu kadar hakim olmanın getirdiği güç ve ihtişamın yanı sıra, tüm katmanlarda bu pazara hizmet eden aktörlerin en yüksek kâr ve refahtan yararlanması anlamına da gelecektir. Bana göre bu gelişme, okyanusa ağ atıp bol bol balık elde etmeyi ummakla ilgili olmayacak, bunun yerine sektör için devrim niteliğinde bir değişim olacak.
»Sürdürülebilirlik mi yoksa sadece her zamanki gibi geleneksel bir iş ve büyük tarım oyuncularının kâr artışı mı? Geleceğin modern tarımının yolu nedir ve COMPO EXPERT tarafından Türkiye’de nasıl uygulanabilir?
Önümüzdeki yıllarda mahsul üretimi, özellikle çok kaliteli gıda talebi, artan insan nüfusunun ihtiyaçlarını karşılamak için önemli ölçüde artacaktır. Bu, çevreye ve yerel ekosisteme zarar vermeden yapılmalıdır. Çiftçinin yalnızca gıda ürettiğini değil, aynı zamanda çevrenin ve iyi çevre uygulamalarının da ana yöneticisi olduğunu kesin olarak anlamalıyız. Yeni teknolojiler ve politikalarla desteklenen yarının tarımının, tarımsal üretime zarar vermemek için gereken ayarlamaları sağlaması ve sürdürülebilirliğe kararlı bir şekilde katkıda bulunması bekleniyor.
Öte yandan, şeffaflığa yönelik artan tüketici talebi ve çok sayıda etiket ve girişim arasında, küresel tarım sisteminde neyin gerçekten sürdürülebilir olduğunu tanımlamak zor olabilir. Temel tanım olarak, sürdürülebilir gıda sistemleri topraktan veya çevreden uzaklaşmaz aksine Dünya’nın doğal kaynaklarını korumaya çalışır ve ana fikir olarak; dahil olan her canlının yaşam kalitesini iyileştirmek için doğayla uyum içinde çalışan çiftlik sistemleri yaratmaktır.
Yani güç sektörde yatıyor. Rolümüz, kaliteli gıdanın dünya çapında nasıl yetiştirildiğini ve dağıtıldığını kontrol etmektir ve ortak hedefimiz, gelecek nesiller için iklim değişikliğini çözerken yeterli sağlıklı, güvenli ve uygun fiyatlı gıda sağlamak olmalıdır. Bu nedenle, şirketlerin yalnızca kâr elde etmeye odaklanmak yerine, finansal performanslarına ek olarak sosyal ve çevresel etkilerini ölçmeyi taahhüt eden üçlü kârlılık kavramını işimizde uygulamak ahlaki görevimizdir. Kârlılık, insanlık ve dünyamız.
»İyi tarım uygulamalarını desteklemek için dijitale geçmek mi?
Gıda talebi dünya çapında önemli ölçüde artacak olsa da, gıda enflasyonu, artan girdi maliyetleri ve yaygın kıtlıklar birçok çiftçiyi küçülmeye zorlayacağından tarım sektörü sert bir şekilde etkilenecek, daha küçük ölçekli hasatlarımız olacak ve bu da dünya çapında gıda fiyatlarını yukarı çekecek. Dijital tarım, özellikle dünyanın dört bir yanındaki küçük ölçekli çiftçiler için hayatı dönüştürme gücüne sahiptir ve bu, küçük ölçekli çiftçilerin yukarıdaki zorlukların üstesinden gelmelerine yardımcı olabilir, üretkenliklerini ve gıda değer zincirlerine entegrasyonunu artırabilir ve iklim açısından akıllı uygulamaları benimsemelerini destekleyebilir.
Dijitalleşme şu ana kadar istenildiği hızda olmamasına rağmen, tarımsal faaliyetlerin dijitalleştirilmesinin büyük faydaları var ve mahsul üretimini etkileyen dış riskler (değişken mahsul fiyatları, su kıtlığı, iklim değişikliği vb.) göz önüne alındığında çiftçilerin zihniyetinde bir dönüşüme ihtiyaç var. Dijitalleşme, bence, ülkeden ülkeye işçilik ve üretim maliyetlerindeki boşlukları da daraltacak, hatta ortadan kaldıracak ve bir adım daha ileri gidebilenler, kârlılık elde etmeye ve firmalarının ve çiftliklerinin canlılığını sürdürmeye devam edebilecekler.
Dijital teknolojiler, gıda sistemlerinin temel bileşenlerini optimize etmek, üretkenliği ve kârlılığı artırırken çevresel etkileri azaltmak için kullanılıyor. Dijital tarım devrimi, çiftçilere kaynakların yönetimini daha da optimize etmeleri, mahsul kalitesini ve miktarını iyileştirmeleri ve değişen ve zorlu bir dağıtım modelinde ve dünyada üretken kalmaları için yeni araçlar ve yöntemler sağlayacaktır.
Tüm oyuncular, dijital tarımsal kalkınmayı desteklemek için birlikte çalışmalıdır. Tarım piyasasının gelişimini ilerleten bir geçişi desteklemek için uygulamaları ve zihniyeti dönüştürmek adına herkesin elini taşın altına koyması gerekiyor. Bu gerçekleştiğinde, dijital tarımın faydaları gerçek olacak.
»Önümüzdeki 3 yıl içinde pazar hangi yenilikleri benimseyecek ve COMPO EXPERT bununla nasıl başa çıkacak? Bunlar Türkiye’de uygulanabilir mi, olmazsa ne olur?
Evet, yapılacak akıllıca şey geleceği tahmin etmektir, mevcudiyete takılıp kalmamak gerekir. Artık hepimiz biliyoruz ki birçok yapısal eksiklik tarımsal gıda sektörünün rekabet avantajlarını baltaladı, burada derinlere inmeye gerek yok. Ve hepimiz biliyoruz ki gelecekte uluslar bu sektörün sürdürülebilirliğe dayalı büyümesine ve istihdamına odaklanacaklar.
Agrifood ve Agrotech, Tarımsal Gıda sektörünün teknolojik zorluklarıdır.
Akıllı tarım, organik tarım, özellikle genç girişimcilik yoluyla yeni teknolojilerin benimsenmesi, daha azla daha fazlasının hedeflenmesi, agro-ekoloji ve gıda güvenliği için daha sıkı koşullar… masamızdadır.
Tarımı, yalnızca ürünlerin kâr amacıyla pazarlandığı ancak ekosistem için katma değeri olmayan bir endüstri olarak değil, uzmanlar tarafından sağlanacak mutlak çözümlerin bütünsel bir hizmet platformu olarak görmek gerekir. Tarımın rolü bundan çok daha fazlası!
Hayatta önemli olan sadece yaşadığımız gerçek değildir. Yaşadığımız hayatın önemini de belirleyecek olan, başkalarının hayatlarında yarattığımız farktır. Tarım / Tarımsal Gıda bu farkı yaratmayı amaçladı. Böylece tarım modelleri yeni manzaraya uyarlanacak ve eski moda modeller küçülecek. Tarımın geleceği doğa, kırsal dünya ve halk sağlığı ile mutlak bir uyum içindedir ve yenilikler bu yönü işaret etmelidir. Kontrolsüz büyüme kısıtlanmalı ve çevre ile toplum, ekoloji ve ekonomi arasındaki uygun ilişki galip gelmelidir.
»COMPO EXPERT olarak küresel bir organizasyonda kültür ne kadar önemlidir?
Ünlü alıntıyı bilirsiniz: “Kültür stratejiyi kahvaltıda yer”. Kültür her türlü yapı ve stratejiden önce gelir diyorum. İş yaparken kendimizi iki parçadan oluşturduğumuzu anlamamız gerekiyor. Aynı anda hem ahlaki hem de ekonomik olduğumuz varsayılır. Ve bu nedenle, kendimizin bu çiftin parçalarını her seferinde sorunsuz bir şekilde birleştirmemiz çok önemlidir, böylece yeniden doğduğumuz bir başkasının sonucu ortaya çıkar. Bu; iş içinde bir kültürdür ve herhangi bir sonuç için değil, aynı zamanda yeteneklerden yararlanmak, elde tutmak ve geliştirmek için de son derece önemlidir.
Bir organizasyonda iyi bir kültüre sahip olduğunuzda sizi kendinize götürür. Örneğin kötü lider (çünkü lider kültürü şekillendiriyor), sizi bir organizasyon içinde manipüle eden ve kültürü yok eden kişidir. Öte yandan sağlıklı kültürü yayan iyi bir lider, iyi bir öğretmen gibidir, hem sizi kendinize çevirir hem de “kanatları açın” der.
COMPO EXPERT’te bu; neden bundan veya diğer rakipten daha iyi olduğumuzla ilgili değildir. Ama biz neyin peşindeyiz dersek; bu dünyada, bu pazarda nereye sığarız ve nasıl daha iyi ve hatta daha “geleceğe uygun” bireyler ve şirketler oluruz. Sonuçta mirasımızı, haleflerimiz ve özellikle sektöre yeni giren yeni nesillerin bırakacakları ayak izi belirleyecek. Anında alev alan bir evin anahtarını onlara vermememiz gerektiğini kabul ediyorsunuz sanırım… Oyunu Değiştirenler’in bir parçası olmak istiyoruz; bu bizim dürtümüz, tutkumuz ve açlığımız!
Bu harika röportaj için teşekkür ederim, en kısa zamanda tekrar görüşmek dileğiyle!
Sinan İncegöz: “Devlet tarımda aktif rol oynamalıdır”
»Sayın İncegöz, öncelikle davetiniz için teşekkür ederim. Sizinle yeniden sohbet etme fırsatına sahip olmak güzel. Uluslararası deneyiminize bağlı olarak size bazı sorular sormak istiyorum. Türkiye’de bitki koruma ve bitki besleme alanlarında uzun yıllar çalıştıktan sonra şimdi COMPO EXPERT’in Almanya’daki genel merkezinde EMEA İhracat Genel Müdürü olarak çalışıyorsunuz. Size ülkemizdeki tarım sektörünün sorunlarını ve bu sorunları çözmek için önerilerinizi sormak istiyorum?
Global iklim değişikliklerine paralel olarak, ülkemizin de içinde yer aldığı kuşakta önemli iklim değişiklikleri ve buna bağlı olarak verim kayıpları riski ile karşı karşıyayız. Tarımsal üretimde kendi kendine yeten ülke vasfına tekrar sahip olabilmek ve bunu kalıcı hale getirebilmek için, tarımsal üretimin devlet eli ile ve milli ölçekte bir politika ile planlanması ve kontrolü gerekmektedir. Bunun için mevcut tarım arazilerinin korunması ve atıl durumdaki arazilerin tarıma kazandırılması öncelik arz etmektedir.
Devletin, girdi maliyetlerini sübvanse etmesi, ürün fiyatlarında belirleyici rol alması ve ihracat imkânlarını desteklemesi gibi temel konulardaki aktif rolü çok önemlidir. Mevcut Tarım Bakanımız Sayın Prof. Dr. Vahit Kirişçi’nin akademisyen bir Ziraat Mühendisi olması sebebiyle, gereken konularda gerekli iyileştirmeleri yapmak konusunda aktif rol alacağını düşünüyorum. Devletin üstleneceği önemli rollerin yanında, tarımsal üretimin temel hedeflerinin milli ihtiyaçların olabildiğince yüksek oranda karşılanması ve fazlasının ihracat yolu ile ülkeye döviz kazandırılması şeklinde planlanması gereken tarımsal üretim süreçlerinde, büyük-küçük tüm tarımsal işletmelere de çeşitli görevler düşmektedir.
Tarımsal üretimin tıpkı bir fabrika yönetir gibi kurumsal ve profesyonel bir iş olarak görülmesi, bunun için gereken modern teknolojilerin takip edilmesi ve uygulanması, ihracatı hedeflenen ürünlerde alıcının talep ettiği kriterlere uygun üretim yapılması gibi konular, tarımsal üretimde basari için gereken birtakım önemli konulardır.
»Sorumluluğunuz altındaki diğer ülkelerle kıyasladığınızda Türk çiftçisine neler önerirsiniz?
Gerek global iklim değişiklikleri, gerek ise pandemi ve bölgesel çatışmalar sebebi ile insanlık, sağlık ve gıdanın öneminin farkına varmıştır. İstisnasız tüm ülkeler öz kaynakları ile gıdada kendine yeten ülke olma çabası içindedirler. Gıda zincirinin başlangıç noktası olan tarımsal üretimde, su, toprak, enerji gibi kaynakların en etkili biçimde kullanımı amacıyla devlet, özel sektör, üniversiteler ve araştırma kuruluşları bir bütünün parçaları olarak koordineli bir biçimde çalışmakta ve daha çevreci, daha etkili ve daha sürdürülebilir metodlar, yöntemler, uygulamalar ve ürünler geliştirmeye çalışmaktadırlar.
Bilginin en önemli araç olduğu günümüzde, tarımın başlangıç noktalarından biri olan bereketli Anadolu topraklarında, tarımsal üretimde rol alan tüm üreticilerimize, sürekli araştırmalarını, soru sormalarını, basta kendileri olmak üzere çevrelerini doğruyu bulmak yönünde değişime açık tutmalarını ve Anadolu’nun genlerinde olan imece ruhunu canlı tutarak kooperatifçi bir anlayış ile çalışmalarını öneririm.
Kendilerinin değerli olduğunu bilsinler ve “Tarım yoksa Hayat yok” felsefesini her yerde gururla temsil etsinler.