Kuruluşu 1924 yılına kadar uzanan Adana’daki Doğu Akdeniz Tarımsal Araştırma Enstitüsünde bugüne kadar 15 bitki türünden 94 tohum çeşidi geliştirilip tescil ettirildi.
Türkiye’de 1924 yılında kurulan benzer 4 tohum ıslah istasyonundan biri olan Enstitü, iki kurumun birleştirilmesiyle bugünlere kadar geldi.
“Tohum Islah İstasyonu” adıyla kurulan yapı, 1937’de “Pamuk İstasyonu ve Üretme Çiftliği”, 1953’te “Bölge Zirai Araştırma Enstitüsü” ve 1965’ten itibaren “Bölge Pamuk Araştırma Enstitüsü” adı altında faaliyetini sürdürdü.
1961 yılında “Çayır-Mera ve Yem Nebatları Tohum Üretme Merkezi Müdürlüğü” adıyla kurulan, sonradan ismi “Zirai Araştırma Enstitüsü Müdürlüğü” olarak değiştirilen yapı, 1987 yılında Enstitü bünyesine dahil edildi.
Kuruluş, 2011 yılında ise yeni yapılanmayla “Doğu Akdeniz Tarımsal Araştırma Enstitüsü Müdürlüğü” adını aldı.
Enstitü, 100 yıla yaklaşan ıslah çalışmalarında bugüne kadar değişen ihtiyaçlar doğrultusunda kullanımdan düşenler de dahil olmak üzere 81’i hala kullanılan ekmeklik ve makarnalık buğday, pamuk, soya, ayçiçeği, yer fıstığı, nohut, bezelye, fiğ, arı otu, yonca, yer bademi, mısır ve arpa bitkilerinden 94 tohum çeşidi geliştirerek Türk tarımını ve çiftçisini destekledi.
Türkiye’de kullanılan sertifikalı tohumluk miktarında önemli paya sahip olan enstitü, ülke genelinde kullanılan tescilli buğday tohumunda yüzde 14, pamukta da yüzde 13’lük paya ulaştı.
Enstitünün geliştirdiği tescilli tohumlar yurt içinde kullanılmasının yanı sıra yurt dışına da gönderiliyor ve ülkeye döviz girdisi sağlanıyor.
Bugüne kadar Doğu Akdeniz Tarımsal Araştırma Enstitüsünde geliştirilen 6’sı pamuk, 2’si buğday olmak üzere 8 çeşit tohum, çok sayıda ülkeye ihraç edildi.
Enstitünün ıslah çalışmalarına, 2015 yılında hizmete giren Modern Bitki ve Islah Generasyon (Nesil) Atlatma Merkezi büyük katkı sağladı.
Ayçiçeğinde embriyo kültürü LED ışık çalışmaları, nohutta ve bezelyede ise LED ışık çalışmaları sonucunda ortalama 6 yıl olan genotiplerin saflaştırılma süresi 1-1,5 yıla kadar indi. Merkezde aynı teknolojinin yer fıstığı, soya, pamuk gibi farklı bitki gruplarından tohum elde edilmesine yönelik Ar-Ge çalışmaları devam ediyor.
Ayrıca yine merkezdeki moleküler çalışmalarla hastalığa dayanıklı tohum çeşitlerinin geliştirilmesi sağlanıyor.
Yeni bitki çeşidi geliştirme çalışmalarında elde edilen tohumların enstitünün deneme alanları ile farklı bölgelerde demonstrasyon (tanıtım) ekimleri yapılıyor.
Enstitü Müdürü Abdullah Çil, Adana, Mersin, Osmaniye, Hatay, Kahramanmaraş, Adıyaman ve Kilis’e hizmet veren Enstitünün, geliştirdiği tohumlarla Türk tarımı ve çiftçisine büyük katkı sağladığını söyledi.
Enstitünün ağırlıklı olarak tarla bitkileri alanında tohum geliştirme çalışması yürüttüğünü belirten Çil, 2000’li yıllarda tohum geliştirme çalışmalarının daha verimli hale gelmesini sağlayan özel sektöre devirle bu yönde hız kazandıklarını dile getirdi.
Çil, “Tohumların özel sektöre devriyle üretimde bir yükselme trendi oldu. Çeşitlerimizin tamamını tohumluk üretim, pazarlama ve ıslahçı hakkı anlaşmasıyla yurt içi ve yurt dışı pazarlarda satışa sunmak üzere 85 firmaya devrettik. Onlar satıyor. Bu şekilde yapılan satışla ekonomiye önemli miktarda katkısı oluyor.” dedi.
Enstitü, Ar-Ge merkezi oldu
Çil, anlaşmaya göre bu firmaların satıştan elde edilen gelirin belli bir kısmını Enstitüye aktardıklarını, bu durumun da özellikle Ar-Ge çalışmalarına büyük katkısı olduğunu ifade etti. Çil, şöyle konuştu:
“Enstitümüz yaklaşık 100 yıldır bu bölgede Ar-Ge faaliyetinde bulunmakta, Ar-Ge için önemli miktarda paralar ödemekte ve önemli sonuçlar almaktadır. Enstitümüz aslında Bakanlığımızın ileri Ar-Ge merkezlerinden biridir. Gerek Bakanlığımız gerekse Tarımsal Araştırmalar ve Politikalar Genel Müdürlüğümüzün bize sunduğu imkanlar çerçevesinde altyapımızı modernize ettik, seralarımızı kurduk. Şu anda Modern Bitki ve Islah Generasyon Atlatma Merkezi sayesinde çeşitlerin geliştirilmesinde dünyanın sahip olduğu en son teknolojiyi kullanmakta ve çok hızlı adımlar atmaktayız.”
Çil, Enstitünün çeşit geliştirme çalışmalarını aralıksız sürdürdüğünü vurgulayarak şunları kaydetti:
“Genel olarak Türkiye’de üretilen sertifikalı buğday tohumluğunun yüzde 14’ünü, pamuk tohumluğunun ise yüzde 13’ünü Enstitü tarafından geliştirilen çeşitler oluşturmaktadır. Enstitümüzün çeşit geliştirme çalışmaları hızla devam etmektedir. Yerli ve yurt dışındaki tohumculuk firmalarıyla önemli iş birlikleriyle hem ülke içindeki tohumluk ihtiyacı hem de ülke dışındaki tohumluk pazarına yönelik çalışmalar yapıyoruz.”