- Binin üzerinde üreticiye çözüm üretiyoruz. En önemlisi, tarımsal üretimde mikro elementin önemini çiftçinin kafasına koyduk. Üretici bayiye geldiğinde, bana, oğluma veya diğer mühendislere, “Mikro element de alabilir miyim?” diyor. Biliyorsunuz tarımda girdi maliyetleri çok yüksek. Az maliyetle çiftçi kardeşlerimize çözüm üretiyoruz.
- Magnezyum eksikliği olan bahçelerde meyve tutturamazsınız. Çiçeklenme döneminden önce mutlaka magnezyum ve mangan kullanılmalıdır. Magnezyum eksikliğinden dolayı meyve kurur ve bunu 20 yıl önce biz keşfettik. Magnezyum çobanın üzerine giydiği kepenek gibidir. Bitkiyi hem dondan hem sıcaktan korur.
- Elma yurtdışına gidiyor, 6 ay dayanacakken 1 ayda poflaşıyor. Biz besin elementlerini eksik etmezsek elmamız kaliteli ve dayanıklı olur, talep görür. Duyuyoruz, elma Hindistan’a gitmeden yolda çürümüş. Çürür, çünkü elma kaliteli olsun diye azot verilmiş. Elma şişmiş ama içi boş kalmış. Azota da ihtiyaç var, yalnız belirli miktarda. Gübre üreten ve satan bir kişi elementlerin ne olduğunu, ne işe yaradığını bilecek. Bu ülkenin tarımı böyle kalkınır. Sektörde çok değil 3 bin bayiden 100 tanesi 12 elementi tam olarak bilse bu ülke kalkınır.
- Sumi Agro ile iş ortaklığımız kurulduğumuz ilk günden bu yana devam ediyor. Firmanın elma ve armut ağaçlarında kullanılan, pası engelleyen, iri, standart meyve elde edilmesini sağlayan, en etkili, en çok bilinen bir bitki gelişim düzenleyicisi olan PERLAN’ın denemelerini ilk kuran ve çiftçilerle buluşturan benim. Meyve tutumunu düzenleyen, meyve ağırlığını artıran, büyük ve iri görünüşlü meyve oluşmasını sağlayan PERLAN ile ayrıca daha çok meyve dalı oluşur, ağaçlarda şekil güzelleşir, meyve gözleri artar, daha fazla meyve elde edilir.
Tarımda başarı, azim, sevda, yenilik denilince akla gelen ilk isimlerindendir Sayın Mustafa Yüceer. 35 yıldır tarım sektörüne katma değer sağlayan, değerli fikirleriyle çiftçilerin sorunlarına çözüm üreten Sayın Yüceer, özellikle mikro elementlerin tarımsal üretimde yaygınlaşmasında önemli rol oynamıştır. Mikro besin elementleri üzerine hala kafa yoran, başarılı çalışmalara imza atan, sektöre ışık tutan Yüceer Tarım Sahibi Mustafa Yüceer’i bu ayki sayımıza konuk ettik.
Sayın Mustafa Yüceer’in tarımdaki başarı hikâyesi, çocukluğunda toprağa olan sevgisiyle başlamış. Profesyonel olarak 1975 yılında girdiği tarım sektöründen bir gün bile kopmayan Sayın Yüceer’in hayatı hep arazide geçmiş. Araştırıcı yönü ve azmiyle sektöre değer katan Sayın Yüceer, sektöre başlama sürecini ve Yüceer Tarım’ın büyüme sürecini şöyle anlatıyor: “1975 yılında Eğirdir Ziraat Okulundan mezun oldum. Hiçbir zaman devlet kapısında memur olmayı düşünmedim. Küçüklüğümde, köyümüzde arazimiz vardı, burada ne yaptık ise meyve üretiminde başarılı olamadık. Meyve tutumu, rengi, kalitesi bir türlü olmuyordu. Burası geçirgen bir topraktı. Herkes gübresini pullukla, çapayla verirken, ben ağaçların çevresini bir bel derinliğinde kazıp avuç avuç gübre vererek tarıma merak saldım. Bu yaptığım ile de kaliteli meyve yetiştirmede neticeye varamadım. O yıllarda köyümüzde bir ziraat teknikeri vardı. Tarıma, araştırmaya olan merakımı görünce, “Gel sen de ziraatçı ol” dedi. Onun öngörüsü, benim tarıma olan sevdam ile ziraatçı oldum. Ziraatçı olur olmaz ağaçlardaki şekil bozukluklarıyla alakalı kaynakları taramaya başladım. Mikro elementin ne olduğunu, tarımsal üretimde önemini o dönem öğrendim. Ve bende mikro element tutkunluğu 16’lı yaşlarda başladı. Mezun olduktan sonra fidancılık yaptım. 1989 yılına kadar meyve fidanı ürettim. Fidan üretimi yaptığım yıllarda Zirai İlaç Gübre Tohum Bayisi açma fikri hep aklımdaydı. 1989 yılının Nisan ayında, Isparta merkezde bulunan eski köy garajına bayi açtım. Bayi sahibi ziraatçı olarak gübrelemeye ağırlık verdim. Herkes harıl harıl ilaç satarken, ben gübre üzerine akıl yürüttüm. Bir Amerikan firmasının spesifik gübreleri vardı, inceleyip üreticilere tavsiye etmeye başladım. O yıllarda magnezyum, çinko vb. eksikliğini bilen yoktu. Bir üreticim ağaçtan dal kesip getirmişti. Bu çinko eksikliği dedim. 1991 yılından bahsediyorum. Üretici yüzüme ters ters baktı. Yanımdan kalkarak Tarım İl Müdürlüğüne gitti. İl Müdürlüğündeki mühendise, “Bu çinko eksikliği mi?” diye sorunca, mühendis dalga geçmiş. O mühendisin çözümümle dalga geçmesi bende kamçılayıcı bir etki yaptı. Tüm yoğunluğumu gübrelemeye, özelde de mikro besin elementlerine ayırdım. Burdur’a bağlı Gölbaşı köyünden bir üretici geldi. Seracılık yapıyordu. Domates yapraklarında kıvrılmalar meydana gelmişti. Tarım İl Müdürlüğü ekipleri seraya gittiğinde fungusitleri reçete ediyordu, ama fayda etmiyordu. O dönem bir İngiliz firmasıyla İngiltere’ye gittim. York şehrine hızlı trenle giderken, yolda kamış yapraklarının kıvrık halini gördüm. Oradaki yetkili arkadaşlara, “Bizim en büyük sorunumuz bu, çözümü ne?” diye sordum. Araştırma laboratuarlarına beni götürüp seradaki sorunu yerinde gösterdiler. 35 yıl öncesinden bahsediyorum, sorun magnezyum eksikliği imiş. Yapraklarda kıvrılmaların magnezyum eksikliğinden meydana geldiğini Isparta’ya ben duyurdum. Geri geldiğimde ilk iş Burdurlu üreticiye çare olmak oldu. Firmanın magnezyum çözümünü çiftçiye önerdiğimde, “Hadi canım, sorunu bu mu çözecek?” cevabını verdi. Zorla ikna ettim ve ürünü kullandırttım. Çok değil 3 gün sonra geldi, “Allah senden razı olsun” dedi. Mutluluğunu görecektiniz, anlatamıyorum. Bendeki mikro element tutkusunun sebebi budur. Günümüzde hala bitki besin elementi noksanlıklarına fungusit yazan arkadaşlarımız var. Ziraat Fakültesinde hoca olsam, mikro element noksanlıklarını bitkide görüp cevap veremeyenleri mezun etmem. Ziraat Mühendisi isen mikro element noksanlıklarını bileceksin. Bu tecrübeleri kazanmak benim 12 yılımı aldı. Paraya hiçbir zaman değer vermedim. Tarımsal üretimde katma değer sağlamak için gecemi gündüzüme kattım. Tarımsal üretimde başarı için teknik çalışmalar çok önemlidir. Az yerden ne kadar çok ürün alabilirsek sektörümüz büyük ivme kazanır. Bunun için tabi ki çok çalışmak gerekiyor.”

Tarımsal üretimde mikro elementin önemini çiftçiye benimsettik
Sayın Mustafa Yüceer, Isparta’da özellikle elma üretim sahalarında mikro elementler üzerine önemli çalışmalar yapmış. Mikro elementler üzerine doğru bilgilerin olmadığı dönemde mikro elementin tarımsal üretimde ne kadar önemli olduğunu çiftçilere benimseten Sayın Yüceer, “Bayiliğimin ilk yıllarında Isparta Gelendost bölgesine yoğunlaştım. Çünkü bölgenin toprağı geçirgendir. Geçirgen topraklar besin maddelerini tutamazlar. Dolayısıyla yıkanma çok yüksektir. Bölgeden üretici gelir, yapraklar fare kulağı gibi kaldı der. Sebebi çinko noksanlığıdır. Azot noksanlığı da aynı şeyi gösterir, ama arasında küçük farklar vardır. Çinko noksanlığından küçülen yapraklar tertemizdir, azot noksanlığından küçülen yapraklar külleme olmuş gibi lekelidir. İşe bunları yerinde görerek başladık. Şuan binin üzerinde üreticiye çözüm üretiyoruz. En önemlisi de şu, tarımsal üretimde mikro elementin önemini çiftçinin kafasına koyduk. Üretici bayiye geldiğinde, bana, oğluma veya diğer mühendislere, “Mikro element diğer adıyla iz element de alabilir miyim?” diyor. Biliyorsunuz tarımda girdi maliyetleri çok yüksek. Az maliyetle çiftçi kardeşlerimize çözüm üretiyoruz” diye konuşuyor.
Magnezyum eksikliği olan bahçelerde meyve tutturamazsınız
“Bitkiyi, ağacı iyi beslediğin sürece fungal hastalıklara yakalanma oranı çok düşer” diyen Sayın Mustafa Yüceer, mikro besin elementlerinin tarımsal üretimdeki önemiyle alakalı şu bilgileri veriyor: “İz elementlerle bitkiyi tam anlamında besler isen samimiyetle söylüyorum, 100 tane ağacınız varsa 99 tanesi albenisi olan, raf ömrü uzun ürün verir. Ziraat fakültesinden hocalarımız gelip, “Çocuklarımıza mikro element dersi ver” teklifinde bulundular. Ziraat teknikeri olarak ders vermemin uygun olmayacağını kendilerine ilettim. Normalde Ziraat Mühendisleri tekniker yetiştirir. Kimsenin gururuyla oynamam. Teklifte ısrarlı olduklarında ziraat mühendisi oğlumu gönderdim, ders verip geldi. Magnezyum eksikliği olan bahçelerde meyve tutturamazsınız. Çiçeklenme döneminden önce mutlaka magnezyum ve mangan kullanılmalıdır. Magnezyum eksikliğinden dolayı meyve kurur ve bunu 20 yıl önce biz keşfettik. Magnezyum çobanın üzerine giydiği kepenek gibidir. Bitkiyi hem dondan hem sıcaktan korur.”
Besin elementlerini eksik etmezsek elmamız kaliteli ve dayanıklı olur
Elma üretiminde dünyada ikinci sırada bulunan Türkiye, ihracatta aynı başarıyı neden gösteremiyor? Sayın Mustafa Yüceer’e bu soruyu yönelttiğimde şu cevabı veriyor: “Elmanın yurtdışına istenilen miktarda pazarlanamamasının en önemli sebebi mikro besin maddeleri eksikliğidir. Herhangi birimiz pazara vardığımız zaman parlayan, raf ömrü uzun, kaliteli meyve isteriz. Fakat gübre sektörüne baktığımızda, okuma yazma bilmeyen insanların gübre ürettiğini görüyoruz. Çiftçi geliyor elma renk almadı diye. Çok bilmiş bazı arkadaşlar, potasyum nitrat, potasyum sülfat kullandırtıyor çiftçiye. Potasyum renklendirici değildir, tatlandırıcıdır. Meyvede rengin oluşmasını sağlayan mangan ve magnezyumdur. Kalsiyum kullanırsınız, kabuğu sert olur, canlı kalır, elmanın iç dayanıklılığı artar. İşte bu elmayı pazarlayabilirsiniz. Elma yurtdışına gidiyor, 6 ay dayanacakken 1 ayda poflaşıyor. Biz besin elementlerini eksik etmezsek elmamız kaliteli ve dayanıklı olur, talep görür. Duyuyoruz, elma Hindistan’a gitmeden yolda çürümüş. Çürür, çünkü elma kaliteli olsun diye azot verilmiş. Elma şişmiş ama içi boş kalmış. Azota da ihtiyaç var, yalnız belirli miktarda. Azot, bor ve kükürt eksikliği de aynı arızayı yapar, fazlalığı da. Gübre üreten ve satan bir kişi elementlerin ne olduğunu, ne işe yaradığını bilecek. Bayi açmak için Ruhsat alma imtihanları yapılmakta. Bakıyorum, Latince kelimeler soruyorlar. Ne işe yarar? Makro-Mikro besin elementlerinin ne işe yaradığını sorasınıza! Bu ülkenin tarımı böyle kalkınır. Sektörde çok değil 3 bin bayiden 100 tanesi 12 elementi tam bilse bu ülke kalkınır. Bizde muazzam bir tarımsal potansiyel var. Sizlerin aracılığıyla Sayın Tarım Bakanımıza seslenmek istiyorum. Isparta bölgesinde elmanın temiz olması, Kara leke ve Pas olmaması için 15 veya 20 kere ilaç atıyoruz. Nihayetinde ilaçlar kimyasal madde. Kara leke veya Pas olan elma yendiğinde insan sağlığına zararı yoktur. Tüketici olarak Kara lekeli veya Paslı elmayı yersek ilaç sayısını 5-6’ya çekmek mümkündür. Böylelikle Türkiye ekonomisine, milli ekonomiye ciddi katkı sağlanacaktır. Bakanlık Kara lekeli ve Paslı elmaların yenileneceği konusunda sunumlar yapmalıdır. Milletimiz daha az kimyasal madde yemiş olacaktır.”

Ziraat mühendisi nereden mezun olduysa orada kalmalı
Sayın Mustafa Yüceer, geleceğin ziraat mühendislerine sektörde başarılı olmaları için önerilerde de bulunuyor. Mesleğini seven, araştıran, kendini geliştiren herkesin başarıya ulaşacağının altını çizen Sayın Yüceer, “Keşke her ilçede bir Ziraat Fakültesi olsa. Şöyle ki, siz Erzurum Atatürk Üniversitesi Ziraat Fakültesinden mezun bir arkadaşı, buraya getirip elmada yaşanılan sorunu sorsanız ne cevap verecek. Bilmez ki, yalan söylemek zorunda kalır. Nasıl ki bir Tıp Doktoru akciğer filmini eline alıp, “Senin ciğerinde şu var” diyebiliyor, Ziraat Mühendisi olan bir genç de bitki yaprağını eline aldığında çiftçiye, “Senin bahçende şu element eksik” diyebilmelidir. Ziraat mühendisi nereden mezun olduysa orada kalmalı, uzmanlaşmalı ve hizmet vermelidir. Antalya’dan mezun olan seracılık, narenciye bölgelerinde, Konya’dan mezun olan tahıl üretimi yapılan bölgelerde çalışmalıdır. Karadeniz’de okuyan çocuk fındıkta uzmanlaşmalıdır. Bayiye gelen genç arkadaşlara nereden mezun olduklarını soruyorum, Antalya’dan mezunum hiç elma ağacı görmedim cevabını veriyor. Elma ağacı görmeyen birini Isparta bölgesinde görevlendirirsen ondan verim alamazsın. Tarım İl ve İlçe Müdürlükleri için de geçerli söylediklerim. Elmayı bilmeyen birini Isparta’ya atarsan çiftçiye ne faydası olacak. Her konuda uzmanlaşmak mümkün değil. Genç kardeşlerime önerim, tek bir alanda uzmanlaşsınlar ve araziden hiç kopmasınlar” ifadelerini kullanıyor.
Sumi Agro denilince aklıma; aile, kalite ve çözüm geliyor
Tarımsal üretimde sıfır kalıntıya da önem veriyor Sayın Mustafa Yüceer. Kalıntısız üretim için kaliteli, yüksek verimli, son teknoloji ile üretim yapan firmaların ürünlerini tercih ettiğini vurgulayan Sayın Yüceer, bu sebeple Sumi Agro gibi geçmişi 500 yıla dayanan firmalarla iş ortaklığı yapmaktan duyduğu memnuniyeti dile getiriyor. Sayın Yüceer, “Sumi Agro ile iş ortaklığımız kurulduğumuz ilk günden bu yana devam ediyor. Firmanın elma ve armut ağaçlarında kullanılan, pası engelleyen, iri, standart meyve elde edilmesini sağlayan, en etkili, en çok bilinen bir bitki gelişim düzenleyicisi olan PERLAN’ın denemelerini ilk kuran ve çiftçilerle buluşturan benim. Meyve tutumunu düzenleyen, meyve ağırlığını artıran, büyük ve iri görünüşlü meyve oluşmasını sağlayan PERLAN ile daha çok meyve dalı oluşur, ağaçlarda şekil güzelleşir, meyve gözleri artar, daha fazla meyve elde edilir. PERLAN’ın bitki bünyesinde bulunan Bor ve Molibden elementlerinin etkinliğini artırarak meyve oluşum ve gelişimini hızlandırdığına inanıyorum. İyi firmalar iyi eleman çalıştırır, kaliteli elemanlar kaliteli firmada çalışırlar. Sumi Agro Türkiye, çok kaliteli elemanlara, çözümlere sahip bir firmadır. Sumi Agro denilince aklıma; aile, kalite ve çözüm geliyor” diyerek sözlerini noktalıyor.