- 2011 yılında ORFEUS Tarım A.Ş.’nin temellerini attık. Halit Aksoy, İlyas Pazarcı ve ben yola çıktık. Pazarda yer almak, aldığımız tüm eğitimleri, bilgileri pazara aktarmak, doğru işler yapmak adına şirketimizi kurduk. 4 yıl sonra da SİRİUS Tarım A.Ş. adında bir şirket daha kurduk. Bu şirketi kurmaktaki amacımız, Türkiye’de olmayan, Türk tarım sektörünün bilmediği ürünleri yurtdışından getirip pazarlamaktı. O günkü ismi Italpollina, şimdiki ismi Hello Nature olan firmayla protokol yaparak Türkiye pazarında hiç olmamış bir firmayı ülkemize kazandırmış olduk.
- ORFEUS Tarım olarak zirai ilaç alanında SUMI AGRO TURKEY ve AMC-Tr ile iş ortaklığımız bulunmaktadır. SUMI AGRO TURKEY ile partnerliğimiz 10. yılına girdi. 2013 yılından buyana beraberiz. SUMI AGRO TURKEY’i tercih etmemizin sebebi, firmanın tarıma bakışıdır. Gelecekte de tarıma kazandıracakları müthiş ürünleri olacak. Tarımın nereye evrileceğini, nasıl büyüyeceğini çok iyi analiz ediyorlar. SUMI AGRO TURKEY’in biyoteknik mücadele çalışmalarına katkı sağlıyoruz. 2002 yılında ruhsat alan Bağ Salkım Güvesinde ISONET L ve yeni ruhsatlanan ISONET LTT, Elma İçkurdunda ISOCOD-C çok özel feromonlar. Bunlar çiftleşmeyi engelleyen, böcek popülasyonunu kontrol altında tutan ve üremesini engelleyen çok özel biyoteknik mücadele ürünleridir.
- Bugün Türkiye tarımında SUMI AGRO TURKEY, en doğru ürünleri pazara sunma sevdalısı bir firmadır. Bağda getirdiği yeni teknolojik ürünler var. Bunların en başında Küllemeye karşı RITREAP %5 EW ve akabinde 3 sene önce pazara sürdüğü KASURI müthiş etkiye sahip. RITREAP %5 EW şu anda pazar lideridir. Pazar lideri olmasının en önemli nedeni kalıntı yönetimidir. KASURI ise direnç koşullarında dahi Bağ küllemesini mükemmel kontrol eden yeni bir fungusittir.
Ülkemiz bereketli topraklarının aşığı 3 isim; Sayın Ersu Uslu, Sayın Halit Aksoy ve Sayın İlyas Pazarcı. 2011 yılında kurdukları ORFEUS Tarım ile başarılı çalışmalara imza atan, olmaz denilen projeleri hayata geçiren, bilgilerini, tecrübelerini her fırsatta çiftçilerle paylaşan, sektörde yaşanan sıkıntılara çözümler üreten bu başarılı isimler, tarımı bir adım daha ileriye taşımayı ilke edinmiş, yılmadan, büyük bir azim ve kararlılıkla çalışmaktadır. Tarıma gönül, emek veren, ziraat mühendisliği mesleğine değer katan ORFEUS Tarım kurucuları, birleştirdikleri güçleri ve farklı üretim teknikleriyle Ege Bölgesinin göz bebeği konumdalar. ORFEUS Tarımın ortaklarından Sayın Ersu Uslu’yu bu ayki sayımıza konuk ederek, tarıma olan sevdalarını, başarılı çalışmalarını ve geleceğe dair planlarını konuştuk.
Sayın Ersu Uslu, 30 yıldan uzun süredir tarımsal üretime katkı sağlıyor. Muğla’nın Köyceğiz ilçesinde doğup büyüyen Sayın Uslu, çiftçi bir ailenin çocuğu. Hayalinde hep ziraat mühendisliği olan Sayın Uslu, 1984 yılında Ege Üniversitesi Ziraat Fakültesi Bitki Koruma Bölümünü kazanarak bu hayalini gerçekleştiriyor. Sayın Uslu, öğrencilik yıllarını ve mezun olduktan sonra tarımda yaşadığı hikâyeyi şöyle anlatıyor: “Çocukluğumda hep ziraat mühendisi olmayı hayal ederdim. 1984 yılında Ege Üniversitesi Ziraat Fakültesi Bitki Koruma Bölümünü kazandım. Aynı bölümde Fitopatoloji alanında yüksek lisansımı yaptım. Öğrenim hayatım devam ederken, BASF firmasından iş teklifi aldım. BASF ile sektöre giriş sürecim başladı. Kısa bir süre bu firmada çalıştıktan sonra 1992 yılında İngiliz firması ICI’da, teknik eleman olarak iş hayatına atıldım. ICI, 1995 yılında ZENECA olarak isim değiştirdi. Bu süreçte ben de teknik elemanlıktan satış elemanlığı görevine geçiş yaptım. Ege Bölgesi sınırları içinde yer alan illerimizde faaliyet gösteren zirai ilaç bayileri, TARİŞ ve Tarım Kredi kurumlarını ziyaret ederek ürün lansmanı, satışı ve tahsilatını yapan bir görevde çalıştım. O yıllarda şirketlerde dünya çapında değişiklik oldukça fazlaydı. ZENECA, bu süreçte NOVARTIS ile ticari evlilik yaptı. 2000’li yıllara gelince firma adı SYNGENTA olarak değişti. Bana da SYNGENTA Tarım İlaçları Ege Bölge Müdürlüğü görevi verildi. Bu göreve devam ederken tarıma katkıda bulunan birçok ürünün, ruhsatlandırmaları üzerine arkadaşlarım ile çalışmalar yaptım, ta ki 2011 yılına kadar. Dünya’da konjonktür sürekli olarak değişebiliyor. SYNGENTA’nın aldığı kararlar doğrultusunda biz görevimizden affımızı istedik. 2011 yılında da ORFEUS Tarım A.Ş.’nin temellerini attık. Halit Aksoy, İlyas Pazarcı ve ben yola çıktık. Toptancılık alanında çalışma kararı aldık. Bu şu demek, Türkiye’deki zirai ilaçların, gübrelerin, tohumların çiftçiye ulaştırılmasında çok farklı kanallar vardır. Örneğin, devlet kurumları, pancar kooperatifleri, tarım kredi kooperatifleri, Tariş gibi kurumların yanında işin %80’ini yapan zirai ilaç perakende noktaları vardır. Bugün ülkemizde bu perakende iş yerlerinin sayısı yaklaşık 8 bindir. Gübreyi de katarsak 14 bine yakın satış noktası bulunmaktadır. Biz bu perakende noktalara temsil ettiğimiz firmaların ürünlerinin aktarımını yapıyoruz. Bu kadar kalabalık bir sektöre ana firmalar tarafından servis verilmesi mümkün olamaz. Pazarda yer almak, aldığımız tüm eğitimleri, bilgileri pazara aktarmak, doğru işler yapmak adına şirketimizi kurduk. 4 yıl sonra Sirius Tarım A.Ş. adında bir şirket daha kurduk. Bu şirketi kurmaktaki asıl amacımız, Türkiye’de olmayan, Türk tarım sektörünün bilmediği ürünleri yurtdışından getirip pazarlamaktı. İtalyanlar ile anlaştık. O günkü ismi Italpollina, şimdiki ismi Hello Nature olan firmayla protokol yaparak Türkiye pazarında hiç olmamış bir firmayı ülkemize kazandırdık. İkinci bir iş kolumuz olarak Sirius Tarım yoluna devam ediyor.”
“SUMI AGRO TURKEY’i tercih etmemizin sebebi, tarıma bakışıdır”
Sayın Uslu ve ortaklarının felsefesi, hep tarıma katkıda bulunmak olmuş. Bu sebeple dünyanın önde gelen firmalarıyla iş ortaklığı kuran Sayın Uslu, konuşmasına şu sözlerle devam ediyor: “ORFEUS Tarım olarak zirai ilaç alanında SUMI AGRO TURKEY ve AMC-Tr ile iş ortaklığımız bulunmaktadır. SUMI AGRO TURKEY ile partnerliğimiz 10. yılına girdi. 2013 yılından buyana beraberiz. SUMI AGRO TURKEY’i tercih etmemizin sebebi, firmanın tarıma bakışıdır. Gelecekte tarıma kazandıracakları müthiş ürünleri olacak. Tarımın nereye evrileceğini, nasıl büyüyeceğini iyi analiz ediyorlar. Orijinal dediğimiz dünya firmaları arasında büyük bir rekabet var. Bu rekabeti mümkün olduğu kadar SUMI AGRO TURKEY lehine çevirmek ana amacımız ve görevimiz. Tarıma katkıda bulunmak, yeni şeyler öğretmek, doğru işler yapmak ana felsefemizdir. Tarımdaki 30 yıllık tecrübemizi çalışanlarımıza, sahaya, çiftçilerimize aktarıyoruz. SUMI AGRO TURKEY’in biyoteknik mücadele çalışmalarına katkı sağlıyoruz. 2002 yılında ruhsat alan Bağ Salkım Güvesinde ISONET L ve yeni ruhsatlanan ISONET LTT, Elma İçkurdunda ISOCOD-C çok özel feromonlar. Bunlar çiftleşmeyi engelleyen, böcek popülasyonunu kontrol altında tutan ve üremesini engelleyen çok özel biyoteknik mücadele ürünleridir. Japonların geliştirdiği bir tekniktir. 2002 yılında ruhsat alan bu ürünlerin tam anlamıyla kullanımı 2011 yılında başlamıştır. Biz de 2013 yılında SUMI AGRO TURKEY ile iş ortaklığına başladığımızdan, o günden bugüne biyoteknik mücadele çalışmalarının hep içinde bulunduk. Biyoteknik mücadele üzerine ülkemizde en önemli projelere SUMI AGRO TURKEY imza atmıştır. Bu tür ürünlerin bağ gibi özel bir üründe kullanılması kalıntıyı engellemektedir. Bitki korumada temel bir konu vardır, her şeyin çözümü ilaç değildir. Bitki korumada ilaçtan önce, doğaya uyum, biyolojik kontroller, kültürel tedbirler, bunlardan sonra kimyasal mücadele gelmektedir, ancak bu Türkiye’de dikkat edilen bir konu değil. İlaç tek çözüm diye düşünülmektedir. Bu bir emek işi, SUMI AGRO TURKEY buna çok büyük emek veriyor. Devlete anlatıyor, sektöre anlatıyor, bize anlatıyor. Özellikle kuru üzüm ihracatında rezidü şikayetleri artınca tüm dikkatler bu özel ürünlere çevrildi. Bağda ISONET L kullanımı arttıkça şikayetler azaldı. Bu başarının arkasında SUMI AGRO TURKEY var. Projeler büyüyor, bizde projelerin bir ucundan tutuyoruz. Dünya tarımına baktığımızda özellikle bağda Salkım Güvesine karşı Şili, Fransa, İtalya örneğini verebilirim. Devletin direkt katılımıyla Salkım Güvesine karşı yaşanan problemleri %100’e yakın çözer hale geldiler. Bizde bunu başarabiliriz. 5 yıl boyunca ISONET L kullandığımızda bağ alanlarımızda Salkım Güvesine artık rastlamayacağız. Bu zararlı görülmediği için ilaç kullanımına da gerek kalmayacağı için ekonomik anlamda maliyet düşüşü yaşanacak. İlaçlara ödenen milyon dolarlar ülkemizde kalacak. Milli ekonomiye katkımız olsun, döviz dışarı gitmesin, ürünlerimiz geri dönmesin, çocuklarımız kimyasal kalıntılı ürün tüketmesin diye çalışıyoruz. Geleceğe baktığımızda, önümüzdeki 10 yıllık süreçte bu tür ürünlerin kullanımının %50’nin üzerinde artacağını düşünüyorum.”
“Tarım sektörü yenilikleri kabul etmek zorundadır”
Biyolojik mücadele üzerine yoğun kafa yoran Sayın Uslu, tarım sektörünün yenilikleri kabul etmesi gerektiğini söylüyor. SUMI AGRO TURKEY’in üstün teknolojiye sahip ürünlerinin farkını herkesin gördüğünü vurgulayan Sayın Uslu, “2022 yılında devletimiz feromon kullanımına bağda 1 dekar alanda 135 lira destek verdi. Umudumuz 2023 yılında bu desteklerin artırılması. Kimyasallarla mukayese ettiğimizde maliyet anlamında çok büyük bir fark yok. Yaptığımız geçmişten gelen alışkanlıkları değiştirmek. Tarımda bir yeniliği kabul etmek zordur. Fakat, kuru üzümün %80-85’inin ihracata gittiğini düşünürsek bu özel ürünlerin kullanılması aslında zorunlu olmalıdır. Bugün Türkiye tarımında SUMI AGRO TURKEY, en doğru ürünleri pazara sunma sevdalısı bir firmadır. Bağda getirdiği yeni teknolojik ürünler var. Bunların en başında Küllemeye karşı RITREAP %5 EW ve akabinde 3 sene önce pazara sürdüğü KASURI müthiş etkiye sahip. RITREAP %5 EW şu anda pazar lideridir. Pazar lideri olmasının en önemli nedeni kalıntı yönetimidir. KASURI ise direnç koşullarında dahi Bağ küllemesini mükemmel kontrol eden yeni bir fungusittir. Bağda hastalık yönetiminde neme ve yağışa bağlı olarak zaman zaman pik yapan Mildiyö hastalığına karşı SUMI AGRO TURKEY’in RANMAN TOP adlı geliştirdiği fungisiti mevcut. Çok başarılı bir ilaç. Sahada iklime bağlı olarak birinci sıraya geçtiğini biliyoruz. SUMI AGRO TURKEY’in bu tür yeni ve güzel çözümleri var ifadelerini kullanıyor.
“Genç ziraat mühendisleri çiftçilik yaparsa tarımda çağ atlarız”
Sayın Uslu’nun genç ziraat mühendislerine sektörde başarılı olmaları için önerileri de var: “Türkiye’de ziraat mühendisliği alanında çok geniş iş alanları mevcut. Ancak genç arkadaşlarımızın iş beğenmeme gibi sorunları bulunmaktadır. Son 30-40 yıla baktığımızda köyden kente göç aldık. İşsiz gençlerin çoğunlukla büyükşehirlerde olduğunu görüyoruz. Tekrar şehirden köye dönmek için güzel projeler yapılıyor. Kendinize yatırım yaparsınız, yabancı dilinizi geliştirirsiniz, yüksek lisans yaparsınız, ayrıca bunlarla beraber heyecanınız, merakınız da vardır. Yalnız tüm bunları yapabilecek kaç kişi var? 3000 mezun içinden bunu yapacak sayısı 100 ü geçmez. Geriye kalan arkadaşlarıma tarımla uğraşmalarını tavsiye ediyorum. Özellikle yeni mezun arkadaşların köyleri, arazileri var ise mutlaka çiftçilik yapmalılar. Hükümet bu konuda geniş adımlar atabilir. Türkiye’nin kullanılmayan dönümlerce tarım arazisi var. Devlet bu arazileri uygun fiyatlarla genç mühendis arkadaşlarımıza kiralayabilir. Ben şu an genç olsam köyüme döner çiftçilik yaparım. Eğitilmiş bir kesim pratiğini sahada yaparsa tarımda çağ atlarız.”
“Türkiye artık tarımdan para kazanmalı”
Sayın Uslu’ya tarımda sektöründe yaşanan sorunları sorduğumda, gözleri doluyor. “Bu kadar verimli ve geniş coğrafyada tarımdan para kazanamıyoruz” diyen Sayın Uslu, tarımdaki sorunları ve çözüm önerilerini şöyle sıralıyor: “Hastalık ve zararlı popülasyonu artıyor. Çok geriye gitmeyelim, bundan 40 yıl önceye kadar ilaç nedir bilmezdik. 90’lı yıllarda ilaç hayatımıza girmeye başladı. Doğru ilaçları doğru zamanda kullanmamak sebebiyle doğayı kirlettik, doğanın dengesini bozduk. Günümüzde zararlılar, faydalı böcekleri baskı altına alır, tabiri caizse döver hale geldi. Bizim amacımız hiç olmazsa doğal dengeyi sağlamak. Tarımsal üretimi az da olsa kimyasallardan arındırmalıyız. Geleceğimiz için de bu çok önemlidir. Tarımda iş gücü yaratılmalıdır, insanların tarımdan para kazanıldığına inanması gerekiyor. Bugün tarımdan çok para kazanan ülkeler var, Türkiye’de yapabilir. Ülkemizde tarımdan para kazanılması biraz atıl kalmış bir konu. Yaş meyve sebze ihracatı yapıyoruz 3 milyar dolar, mamulleriyle birlikte 5,5 milyar dolar, toplam tarım ihracatı 34 milyar dolar. Kendi iç tüketimimiz bu rakamdan kat ve kat daha fazla. 20 milyon ton buğday ürettiğimiz bu kadar büyük ve verimli bir coğrafyada, neden üretimimiz 50 milyon ton olmasın? Bizim ihtiyacımız 20 milyon ton ise bunu üretip 30 milyon ton da neden ihraç edemiyoruz. Teknolojiyi tarıma adapte ederek bunu elbette yapabiliriz. Tarımda gelişmiş ülkelere bakıldığında, alet ekipmana varana kadar çiftçinin her türlü ihtiyacını sübvanse ederek karşıladığını görüyoruz. Tarımda ciddi bir politikaya artık ihtiyaç var.”