- Zirai ilaç ve meyvecilik alanında edindiğim tecrübeler neticesinde ilk olarak 1985 yılında Zirai İlaç Bayiliğini açtım. 2 yıl bayi olarak devam ettikten sonra 1987 yılında şirkete döndük ve Elit Tarım’ı kurduk. Elit Tarım olarak hem meyvecilik, hem zirai ilaç, hem de tohum alanında faaliyet gösterdik ve hala devam ediyoruz.
- Türkiye’de tarım politikasını kökten değiştirmezseniz sorunları çözmek mümkün değil. Her köye ziraat mühendisi, ziraat teknikeri projesi getirildi, ancak hiçbir işe yaramadı. Ziraatçı arkadaşları köylere sürgüne gönderir gibi görevlendirdiler, muhtara hizmet ettirdiler. Sonrasında bu arkadaşlarımızı il ve ilçe merkezlerine çektiler. Bu mühendisler şimdi danışman adı altında fırsat buldukça köylere gidiyorlar, faydaları var mı, yok.
- Çiftçimizi mutlu edemezsek, ülkemizi mutlu edemeyiz. Çiftçimiz üretemezse Türkiye aç kalır. Tarlaya girerken de hasadını yaparken de çiftçinin yüzü gülmelidir, ancak gülmüyor. Türkiye Ziraat Odaları Birliği, en çok üyesi olan bir örgüt, fakat hiçbir dönemde siyasi iktidar üzerinde baskı unsuru olamadı. Çiftçilerin hakkını arayamıyor.
İhsan Büyük; tarıma gönül vermiş, bir ömür adamış hem ziraatçı, hem üretici, hem girişimci… 50 yılı aşkın süredir tarım sektörüne katkı sağlayan Sayın Büyük, ziraat mühendislerine, danışmanlara, çiftçilere, yatırımcılara örnek olan bir rol model. Devlette ve özel sektörde tarımı bir adım daha ileri taşımayı kendine ilke edinen ve bunda başarılı olan Sayın Büyük, özellikle meyveciliğin ülkemizde gelişmesine öncülük eden bir isim. Bu ayki sayımıza konuk ettiğimiz Elit Tarım Ltd. Şti. Yönetim Kurulu Başkanı Sayın İhsan Büyük ile tarımdaki yolculuğunu, başarılarını, projelerini ve yarınlara dair hedeflerini konuştuk.
Sayın İhsan Büyük, Nevşehir’in Ürgüp ilçesine bağlı Yeşilöz köyünde dünyaya gelen çiftçi bir ailenin çocuğu. İlkokul yıllarından itibaren tarımla iç içe olan Sayın Büyük, hep tarıma kafa yormuş. Ortaokul ve liseyi tarım eğitimi veren okullarda tamamlayan Sayın Büyük, profesyonel olarak başlayacak tarım hayatını şöyle anlatıyor: “Köyümüzde ağırlıklı olarak hububat üretimi ve hayvancılık vardı. Küçüklüğümde tarlada da çalıştım, hasat da yaptım, köyümüzün öküzlerine çobanlık da. Köyde İlkokulu bitirdikten sonra Aksaray’da Ortaokula başladım. Tarım kökenli bir okuldu. Aksaray’da Ortaokul eğitimimi tamamladım ve Adana Bölge Ziraat Okuluna sınavla girdim. Bölge Ziraat Okulları o dönemde Türkiye’de sadece 3 tane vardı. Bu okuldan 1964 yılında mezun oldum. Ülkemizde ziraatçı açığı olduğundan okul biter bitmez devlette atamam yapıldı ve Rize’de göreve başladım. 1 yıl Rize’de görev yapmamın ardından Nevşehir’in Hacıbektaş ilçesine tayin oldum. İlçe Müdürlüğüne bir veteriner arkadaş bakıyordu, ancak kendisi askerde olduğundan ben hem ilçe müdürlüğüne hem de kaymakam beyin emri ile tapu müdürlüğüne baktım. Tabi o dönemde eğitimli insan bulmak zordu, hele ziraat mezunları çok değerliydi. Hacıbektaş bende çok derin izler bıraktı. Bu sebeple askerlik görevimi tamamladıktan sonra tekrar Hacıbektaş’a geri döndüm ve 1975 yılına kadar görev yaptım. Burada dünya görüşüm çok değişti. Toprak, vatan sevgisini, demokrasiyi ve daha birçok şeyi Hacıbektaş’ta öğrendim diyebilirim. Yaşım ilerledikçe kapitalist sistem, sosyalist sistem beynimde yer etmeye başladı. Haklılık, haksızlık, adalet kavramları üzerinde çok düşünmeye başladım. Zaman zaman siyasetçilere karşı çıktım, tepki koydum, eylemler yaptım. Ama bunun yanında testiyi kıranla testiyi taşıyanın bir tutulmayıp, testiyi kıranların daha çok ödüllendirildiğini görünce kendime, “Devlette emekliliği beklemek yerine istifa et” dedim ve istifa ettim. İstifa ettikten sonra Meysu’da yani özel sektörde işe başladım. Firmaya 1500 dönüm meyve bahçesi kurdum, 3 yıl başarılı çalışmalar yürüttüm ve sonrasında ayrıldım. Meysu’dan ayrıldıktan sonra yeniden devlete döndüm. Beni Ankara’nın Gölbaşı ilçesinde göreve başlatmak istediler, bunu kabul etmedim. Kayseri’nin Yeşilhisar ilçesinde görevlendirdiler ve yeniden Tarım Bakanlığı sürecim başladı. Burada 5 ay görev yaptım, siyasi iktidar değişti ve Yahyalı’ya sürüldüm. Devlet ile baş edemeyeceğimizi bir kez daha anladım ve dedim ki, “Git Ankara’da Ulus’ta Atatürk heykeli anıtının dibinde maydanoz, limon sat, paranı kazan”. Bunu yapacaktım ki küresel bir ilaç firmasından iş teklifi aldım ve tekrar devletten istifa edip özel sektöre girdim. Bir daha da devlette çalışmadım. 1989 yılına kadar özel sektörde devam eden iş hayatımdan emekli olarak ayrıldım.”
“Tarıma özellikle zirai ilaç ve meyvecilik alanında büyük hizmetler verdim”
Sayın Büyük’ün tarım teşkilatlarında tüm sıkıntılara rağmen başarı ile yürüttüğü görev özel sektörde zirve yapmış. “Size hayatımdan kısa bir kesit anlattım, fakat şunun üzerine basarak söyleyebilirim, tarıma özellikle zirai ilaç ve meyvecilik alanında büyük hizmetler verdim” diyen Sayın Büyük, konuşmasını şu sözlerle sürdürdü: “Zirai ilaç ve meyvecilik alanında edindiğim tecrübe neticesinde ilk olarak 1985 yılında Zirai İlaç Bayiliğini açtım. 2 yıl bayi olarak devam ettikten sonra 1987 yılında şirkete döndük ve Elit Tarım’ı kurduk. Elit Tarım olarak hem meyvecilik, hem zirai ilaç, hem de tohum alanında faaliyet gösterdik ve hala devam ediyoruz. O dönemde Bursa Ovasında yaygın olarak şeftali ve armut üretimi vardı. Yeni bir meyve çeşidi üretmeyi hep hayal ediyordum ve Deveci armudunu yaygınlaştırmak istedim. Çeşit hakkında araştırma yaparken Lütfü Deveci ağabeyimize rast geldim. Lütfü ağabeyinin Tavşancıl köyünde bahçesi vardı. Bahçesinden aşı aldım ve Deveci armudunun üretimine başladım. Ne olacağını bilmiyordum, ama birçok literatür taradım. Köylüler bu bilinmeyen çeşide güvenmediler, fakat 3 yıl sonra kaliteli meyveyi görünce bahçemizden aşı kalemleri çalınmaya başlandı. Demek ki oluyormuş diyerekten. Deveci armudunun üretim alanını genişlettim ve soğuk hava deposu kurdum. Tam 35 yıl Deveci armudu ürettim, çeşidin yaygınlaşmasını sağladım. Tek üzüldüğüm nokta, 35 yıldır üretim yaptığım göz nuru bahçemi, sanayi bölgesi yapılacak diye kamulaştırmaları oldu. Şimdi İnegöl’de üretime devam ediyorum.”
“İleriye dönük tarım politikası oluşturamıyoruz”
Dile kolay, bilinmeyen bir çeşitten aşı alıyorsunuz, fidanını yetiştiriyorsunuz, bahçenize dikiyorsunuz ve sonrasında büyük başarı geliyor. Bunu sektörde kaç kişi yapabilir ki… İşte Sayın İhsan Büyük’ün soyadı gibi büyüklüğü de buradan geliyor. Zirai ilaçları çiftçilere kullandırtmadan kendi bahçesinde deneyen ve çözüm ürettiğini gözleriyle görünce çiftçilere tavsiye eden Sayın Büyük, tarımın sorunlarına da parmak basıyor: “Türkiye’de tarım politikasını kökten değiştirmezseniz sorunları çözmek mümkün değil. Her köye ziraat mühendisi, ziraat teknikeri projesi getirildi, ancak hiçbir işe yaramadı. Ziraatçı arkadaşları köylere sürgüne gönderir gibi görevlendirdiler, muhtara hizmet ettirdiler. Sonrasında bu arkadaşlarımızı il ve ilçe merkezlerine çektiler. Bu mühendisler şimdi danışman adı altında fırsat buldukça köylere gidiyorlar, faydaları var mı, yok. Bir ziraat mühendisini tam anlamıyla yetiştirmeden köye gönderirsen bir fayda sağlayamazsın. Biz geçmişte ilçe müdürlükleri olarak yatırımcı daireydik. Demonstrasyonlar vardı, gübre, tohum denemeleri yapıyorduk. Şimdi tarımsal yatırımla alakalı hiçbir şey yok. Köylü tarlasına gelen mühendisi fayda değil, angarya gibi görüyor. Çiftçilere yeni meyve türlerini üretme konusunda yönlendirme yapılıyor ve fidan dağıtılıyor. Örneğin yaban mersini. Bunlar ülkemiz için gerekli şeyler, tamam ama fidanı çiftçiye vermekle bitmiyor. Çiftçi üretimini yapıyor, nereye, kaç liraya satacağını bilmiyor. Öncelikle bu tür meyvelerin sanayisini geliştirirsin, pazarını bulursun sonrasında ürettirirsin. Maalesef bunu yapmıyoruz, ileriye dönük tarım politikası oluşturamıyoruz.”
“Çiftçilerin sorunlarına kimse eğilmiyor”
Çiftçilerin sorunlarına kimse eğilmediğini dile getiren Sayın Büyük, “Çiftçimizi mutlu edemezsek, ülkemizi mutlu edemeyiz. Çiftçimiz üretemezse Türkiye aç kalır. Tarlaya girerken de hasadını yaparken de çiftçinin yüzü gülmelidir, ancak gülmüyor. Türkiye Ziraat Odaları Birliği, en çok üyesi olan bir örgüt, fakat hiçbir dönemde siyasi iktidar üzerinde baskı unsuru olamadı. Çiftçilerin hakkını arayamıyor. Tarım Kanunumuz olmasına rağmen, Gayri Safi Milli Hasılanın yüzde 1’i çiftçiye destek verilmesi gerekirken verilmiyor. TZOB’a bakıyoruz, kanunlaşmış bu hakkı bile alamıyor. Geldiğimiz noktada çiftçinin hali ortada. Şeftali bir yıl para ediyor, ertesi yıl büyük yatırımlarla bahçeler kuruluyor. Sonraki yıllarda fiyat dibe vuruyor ve sonu hüsran, kepçelerle şeftali bahçeleri sökülüyor. Başka bir örnek, Bursa Ovası dışında Santa Maria çeşidi armudu kaliteli bir şekilde üretemezsiniz. Bu çeşit için Bursa mikroklima. Bir ara 10-12 TL arası satıldı, her yer Santa Maria ile doldu. Şimdi halkın alım gücü olmadığından ve ihracat yetersiz kaldığından satılamıyor. Çiftçi kara kara düşünüyor. Alım yok, fiyat tatmin edici değil. Çiftçi tüccarın verdiği üç kuruşa teslim edilmiş durumda. Armudun maliyeti 6-7 TL arası. 9 TL’den aşağı bahçeden çıkmaması lazım. 3 buçuk liraya elma, armut satıldı bu sezon. Yurtdışına malımızı satacak komşumuz kalmadı. Dış siyasette komşuluk ilişkilerini geliştirmemiz gerekiyor. Şuan sadece Rusya var, o da alım yapacak başka ülke bulamadığı için. Acilen yeni ihracat pazarları bulunmalıdır. Yoksa çiftçi üretimden vazgeçecek duruma geldi” ifadelerini kullanıyor.
“Sumi Agro bana her zaman güven vermiştir”
Sayın Büyük, Elit Tarım’ı kurduğu günden itibaren hiçbir zaman yayılmacı politika izlememiş. Hep işini iyi yapmaya odaklanmış ve tarım sektörüne katkı sağlamayı öncelik edinmiş. Sayın Büyük, “Çok şükür daha arkamızdan hiç kimse olumsuz konuşmamıştır” diyor. Sumi Agro ile 24 yıldır iş ortaklığı bulunan Sayın Büyük, firma ile bu kadar uzun yıl çalışmasını iki taraflı saygıya bağlıyor. 1998 yılından bugüne Sumi Agro’nun üstün nitelikli, kaliteli ürünlerini örneğin son senelerde Zeytinlerde Halkalı Lekeye ve Şeftalilerde Şeftali yaprak kıvırcıklığına karşı Grifon SC adlı fungusiti hem kendi bahçelerinde kullandıklarını hem de çiftçilere kullandırdıklarını kaydeden Sayın Büyük, “Sumi Agro Turkey, çok başarılı bir ekiple hizmet veriyor. Firma bana her zaman güven vermiştir. Elit Tarım varoldukça Sumi Agro ile çalışmaya devam edilecektir. Bu güzel röportajda bizleri bir araya getirdiği için başta Başkan Sayın İrfan Arslan ve tüm Sumi Agro ekibine çok teşekkür ediyorum” diyerek sözlerini noktalıyor.