- 1990 yılında Özen Tarım’ı kurarak Zirai İlaç Gübre ve Tohum Bayiliğine başladım. 34 yıldır bayi olarak Türk tarımına katkı sağlamaya çalışıyorum. Aslında Tıp Fakültesi okumak istiyordum, şartlar beni Ziraat Fakültesine yönlendirdi. Ama iyi ki de Ziraat Mühendisi olmuşum diyorum. Bu kutsal mesleği severek yaptım, hala da ilk günkü aşkla yapıyorum.
- Örtü altı tarım, her ne kadar girdi maliyetleri yüksek olsa da yüksek getirisiyle dikkat çekiyor. Tarım bölgede tamamen kapalı alana kayıyor diyebilirim. Açık alanda üretim yapan çiftçilerim de var, mesela buğday, mısır, pamuk, narenciye üreten. Bu çiftçilerin alın terinin karşılığını aldığını söyleyemem. Ancak 5 dönüm serası olan çiftçinin 100 dönüm pamuk eken çiftçiden daha çok kazandığını söyleyebilirim. Seracılığın kazancı iyi, ama dönem dönem o da krizlere takılıyor.
- Girdi maliyetlerinde yaşanan artış üreticinin belini büküyor. Antalya’da üretim anlamında sıkıntımız yok, çok kaliteli sebze meyve üretiyor çiftçilerimiz. Günümüzde domates halde 15 TL’nin altına düştüğünde üreticinin para kazanma şansı yok. Örtü altı domateste 15 TL ekonomik eşiktir. Üretici en az 20 TL’ye domates satacak ki hak ettiği geliri elde etsin.
- Genç meslektaşlarımız Fakülteyi donanımlı şekilde tamamlayacaklar. Üniversite öğrencileri ve gençlik için zaman dinlenme zamanı değil, çalışma ve okuma zamanıdır. Benim boş zamanım olmaz, işim olmazsa canım sıkılır. Hiçbir şey bize altın kase içinde sunulmadı. Hiçbir şeyi kolay elde etmedik. Önümüzü kimse açmadı. Daha fazlasını onlar yapabilirler. Mesleklerinde başarılı olurlar ise önleri sonuna kadar açıktır. Mesleklerinde en iyi olmayı hedefler ve bir de lisan öğrenirlerse Dünya’nın her yerinde iş bulabilirler.
Tarım sektörünün en güçlü Ziraat Mühendislerinden biridir, Sayın Ömer Özen. Tarım ve toprak sevgisi, samimiyeti, üreticilere verdiği değer, araştırmacı yönü ile yaklaşık 40 yıldır sektörde fark yaratan Sayın Özen’in ortaya koyduğu emek ve vizyon onu farklı kılan en önemli faktör. Tarımsal potansiyeli yüksek bir il olan Antalya’da başarılı çözümleriyle üreticilere değerli katkılar sağlayan Sayın Özen, iş disiplini ve saygın kişiliğiyle de dikkat çekiyor. Özellikle örtü altı tarımın atılım yaptığı yıllarda fikirleriyle sektöre yeni soluk getiren Özen Tarım Sahibi Sayın Ömer Özen’i bu ayki sayımıza konuk ettik.
Sayın Ömer Özen, Antalya’da tarım denilince akla gelen ilk isimlerden. Hemen herkes tarafından tanınan ve saygı duyulan Sayın Özen, üreticilerin, önerilerini gözü kapalı yerine getirdiği nadir Ziraat Mühendislerinden. Pamuk çiftçisi bir ailenin çocuğu olan Sayın Özen’in ilk hedefi Tıp Fakültesi okuyup doktor olmakmış, ama yolu Ziraat Fakültesi ile kesişmiş. “İyi ki doktor değil de Ziraat Mühendisi olmuşum” diyen Sayın Özen, Özen Tarım’ın kuruluş hikayesini ve günümüze kadar süre gelen başarılı çalışmalarını şu sözlerle anlatıyor: “1961 yılında Antalya’nın Abdurrahmanlar Köyü’nde doğdum. Ege Üniversitesi Ziraat Fakültesi Tarımsal Mekanizasyon Bölümü mezunuyum. Mezun olduktan sonra 4 yıl önemli firmalarda görev yaptım. 1990 yılında ise Özen Tarım’ı kurarak Zirai İlaç Gübre ve Tohum Bayiliğine başladım. 34 yıldır bayi olarak Türk tarımına katkı sağlamaya çalışıyorum. Aslında Tıp Fakültesi okumak istiyordum, şartlar beni Ziraat Fakültesine yönlendirdi. Ama iyi ki de Ziraat Mühendisi olmuşum diyorum. Bu kutsal mesleği severek yaptım, hala da ilk günkü aşkla yapıyorum. Aileden çiftçiyiz, yani temelimde ziraatçilik vardı. Babam pamuk üreticisiydi. Ziraat Mühendisi olduğum ilk günden bu yana araziden hiç kopmadım. Şuan bile araziye çıkar, çiftçilerin sorunlarını yerinde tespit eder, çözüm sunarım. Bu da bizi bölgemizde farklı kıldı tabi. Üreticilere dokunmak, onların alının terinin karşılığını almalarını görmek, tarıma katma değer sağlamak beni çok mutlu ediyor.”
Tarım bölgede tamamen kapalı alana kayıyor
Ziraat Mühendisliği kariyeri boyunca hep bilgiye koşan, araştıran ve başarılı olan Sayın Ömer Özen, örtü altı tarımın büyüme gösterdiği yıllarda çevresine ışık tutmuş. Örtü altı tarımın açık alanda yapılan tarıma göre daha kazançlı olduğuna değinen Sayın Özen, “Bayiyi açtığım 1990 yılında Antalya’da örtü altı tarım yeni yeni canlanıyordu. Yoğunlukta olmasa da cam seralar vardı. 1995 yılından sonra plastik seraların kurulumu ağırlık kazandı. Örtü altı tarımı, her ne kadar girdi maliyetleri yüksek olsa da yüksek getirisiyle dikkat çekiyor. Tarım bölgede tamamen kapalı alana kayıyor diyebilirim. Açık alanda üretim yapan mesela buğday, mısır, pamuk, narenciye üreten çiftçilerim de var. Bu çiftçilerin alın terinin karşılığını aldığını söyleyemem. Ancak 5 dönüm serası olan çiftçinin 100 dönüm pamuk eken çiftçiden daha çok kazandığını söyleyebilirim. Seracılığın kazancı iyi, ama dönem dönem o da krizlere takılıyor. Ürünün para etmediği yıllar oluyor. Örtü altı tarımda biyolojik ve biyoteknik mücadele çözümlerini kullandırmaya çalışıyoruz. Bu mücadeleyi tam oturtabildiniz mi diye soracak olursanız cevabım hayır olur. Yeni çözümler üzerinde çalışmalarımız devam ediyor. Şuan örtü altı tarımda hastalık ve zararlı mücadelesinde kimyasallar ağırlıkta kullanılmaktadır. Yeni piyasaya çıkan organik preparatların kullanımında da artış yaşandı” ifadelerini kullanıyor.
Girdi maliyetlerinde yaşanan artış üreticinin belini büküyor
Sayın Ömer Özen, Türk tarımını ayakta tutan çiftçilerin ekonomik anlamda zorda olduğuna dikkat çekiyor. Hayatı boyunca hep pozitif olmayı tercih eden Sayın Özen, bu konuda pozitifliğini kaybediyor ve şunları söylüyor: “Girdi maliyetlerinde yaşanan artış üreticinin belini büküyor. Antalya’da üretim anlamında sıkıntımız yok, çok kaliteli sebze meyve üretiliyor. Günümüzde domates halde 15 TL’nin altına düştüğünde üreticinin para kazanma şansı yok. Örtü altı domateste 15 TL ekonomik eşiktir. Üretici en az 20 TL’ye domates satacak ki hak ettiği geliri elde etsin.”
Mesleğimizi icra ederken iyi insan olalım yeter
İnsanların sağlıklı beslenmeye gereksinimleri olduğu için ziraatin öneminin hiçbir zaman azalmayacağını vurgulayan Sayın Ömer Özen, “Mesleğimizi icra ederken iyi insan olalım yeter” diyor. Son yıllarda Zirai İlaç Gübre ve Tohum Bayisi sayısının artmasının iyiye işaret olmadığını kaydeden Sayın Özen, “Sektör çok ayağa düşmeye başladı. Bayilik demek ilacı, gübreyi çiftçiye verip göndermek değildir. Araziye gidip sorunu yerinde tespit edip çözüm sunmaktır. Biz yıllardır sorunlara çözüm ürettik. Üretici de hizmet edenle etmeyeni ayırt ediyor. Bizim sektörümüzde güven çok önemlidir. Çiftçi güven duyduğu bayiyi, ziraat mühendisini tercih eder. Merdiven altı mal satan bayinin ömrü uzun olmaz. Sektörde çok fazla sahte ilaç, gübre satışı var. Çiftçilerin bu konuya karşı dikkatli olmaları gerekiyor. İlaç, gübre fiyatları ortada. Kimse maliyetinin altına orijinal, kaliteli ürün satmaz. Ucuza ürün aldığını sanan çiftçilerimiz, boşa para harcadığının farkında olmalılar. Sahte ilaç, gübre satışının günümüzde cezai müeyyidesi yok, o yüzden üreticilerimiz dikkat etmeliler, sahte ürün satanlara aldanmamalılar” değerlendirmesinde bulunuyor.
Genç meslektaşlarım çok çalışsın ve okusunlar
Sayın Ömer Özen, ülkedeki Ziraat Fakültesi sayısını çok fazla buluyor. Ziraat Fakültelerin donanımlı mezun veremediğine işaret eden Sayın Özen, yeni mezunların sektörde başarılı olabilmeleri için şu önerilerde bulunuyor: “Genç meslektaşlarımız Fakülteyi donanımlı şekilde tamamlamalı. Üniversite öğrencileri ve gençlik için zaman dinlenme zamanı değil, çalışma ve okuma zamanıdır. Benim boş zamanım olmaz, işim olmazsa canım sıkılır. Hiçbir şey bize altın kase içinde sunulmadı. Hiçbir şeyi kolay elde etmedik. Önümüzü kimse açmadı. Daha fazlasını onlar yapabilirler. Mesleklerinde başarılı olurlar ise önleri sonuna kadar açıktır. Mesleklerinde en iyi olmayı hedefler ve bir de lisan öğrenirlerse Dünya’nın her yerinde iş bulabilirler. Öyle bir tutku ile mesleğe başlayacaklar ki sektöre kendilerini kabul ettirecekler.”
Sumi Agro denilince akla; güven, başarılı çözüm ve aile gelmektedir
Sayın Ömer Özen, Sumi Agro’nun güçlü ve kalıcı çözümler ürettiğinin altını çiziyor. Bayiyi açtığı yıllardan beri Sumi Agro’nun üstün nitelikli yenilikçi ürünlerini kullandırttığını belirten Sayın Özen, “Sumi Agro ile iş ortaklığımız uzun yıllara dayalı. Firma, Türk tarımına, Türk çiftçisine, doğaya büyük saygı duyuyor ve bu çok önemli. Sumi Agro denilince akla; güven, başarılı çözüm ve aile gelmektedir. Bu ailenin bir parçası olmaktan çok memnunum” diyerek sözlerini noktalıyor.