harmanTIME 5 Yaşında

Kıymetli Okurlarımız,

 

Tarımın sesi, soluğu olmak amacıyla 4 yıl önce yola çıktık, 48’inci sayımızı geride bıraktık, Türkiye’nin en iyi tarım dergisi olduk. Bu sayımızla 5’inci yılımıza girmenin haklı onurunu yaşıyoruz. Bir tarım dergisinin 5’inci yaşına basması, Türk dergiciliği ve tarım sektörü için kutlanması gereken bir başarıdır. Mesai arkadaşlarım bu süre boyunca takdire değer bir emek ve çaba harcadı. Siz tarım sevdalılarının ilgisiyle de her sayımıza yenilik kattık ve başarılı dergiler çıkardık. Daha uzun yıllar tarım sektörünün sesi, soluğu olmaya, bilgi üretmeye devam edeceğiz. Dergimize göstermiş olduğunuz ilgi için hepinize teker teker teşekkürlerimi sunuyor, daha nice sayılarda buluşmayı umut ediyorum…

Tarımı sevenler, tarıma gönül, emek verenler için harmanTIME Dergisi iyi bir seçim. Zaten biz de olmasak, sektörün sorunlarını gündeme getiren başka bir yayın organı yok. Bırakın sorunları gündeme getirmeyi, yaptıkları haberlerle sektörü karalayanlar var. Bunlardan biri geçtiğimiz ay, biberde kalıntı üzerine yapılan yalan yanlış haberdi. Bazı televizyon kanallarında biberde raf ömrünün uzatılması amacıyla kimyasal kullanıldığı iddiaları yer aldı. Tabi iddialar gecesini gündüzüne katarak yağmur, çamur, kar, kış demeden üretim yapan çiftçilerimize zarar verdi. Bu haberleri yapanlar ve yaptıranlar şunu iyi bilmelidirler ki, bitki koruma ilacı kullanılan ürünler hasat edildikten sonra, piyasaya sürülmeden önce numuneleri alınmaktadır. Gerekli kalıntı analizleri yapılmaktadır. Bu kalıntı analizleri yapılmadan, bu analizlerden temiz çıkmayan ürünler pazara sürülemez.

Biberlerin kırılıp kırılmadığına bakılarak yapılan değerlendirme, tamamen bilimsellikten uzak ve analiz sonuçlarına, bilgi ve belgeye dayanmayan açıklamalardır. Yapılan haberler, halkı yanlış yönlendirmektedir. Kamuoyunu yanıltmakta, üreticilerimizin ürettiği kaliteli ürünleri karalamakta, piyasada biberin üretici fiyatını ve pazar değerini düşürmektedir. Bu gibi haberler, ihracat bağlantısı yapıp, karını katlamak için yurtiçindeki üretici fiyatını düşürmek isteyenlerin manipülasyonu gibi görünmektedir.

Türkiye, 3 binin üzerinde endemik bitkisiyle adeta bir cennettir ve bu cenneti iyi değerlendirmeliyiz. Ülkemizde yetişen 10 bin bitki var. Ülkemizin 13 katı büyüklüğündeki Avrupa kıtasında Türkiye’den az, 2 bin 500 endemik bitki var. Bunun kıymetini biliyor muyuz, bir bakalım.

Türkiye’nin çok çeşitli iklim kuşaklarını barındırması, mikro iklim bölgelerine sahip olması, dağlık yapısı, sulak alanlarıyla çok zengin bir florası var. Floranın zengin bitki türü ve çeşitliliği nedeniyle, doğadan toplanan ve kültürü yapılan tıbbi ve aromatik bitkiler açısından büyük bir ekonomik potansiyele sahibiz. Yalnız potansiyelimizi iyi kullandığımızı söyleyemeyiz. Dünya’da tıbbi aromatik bitki ihracatı yapan 110 ülke içinde, 18’inci sıradayız. Yıllık 25 milyar dolarlık pazardan sadece 158,4 milyon dolar pay alıyoruz. Potansiyelimizle bu rakamın çok çok üzerinde ihracat yapabiliriz. Milyar dolarlık ihracat rakamlarına ulaşabiliriz. İhracatımızda kekik, defne ve haşhaş öne çıkıyor. Kekik üretim ve ihracatında dünya lideriyiz. İşlenmemiş olarak 61 ülkeye, işlenmiş olarak 74 ülkeye kekik ihracatı yapıyoruz. 2015 yılında 55,7 milyon dolarlık kekik ihracatı gerçekleştirdik. Yine aynı yıl 69 ülkeye 35,8 milyon dolarlık defne yaprağı, 16 ülkeye 35,7 milyon dolarlık haşhaş tohumu sattık. Anason, rezene, kişniş ve ardıç meyvelerinde 11,9 milyon dolarlık, kimyonda 11,1, kuru kırmızı biberde 5,4 milyon dolarlık ihracatımız var.

Tıbbi ve aromatik bitki ihracatında ön sıralara yerleşmek için pazarın istediği miktar ve kalitede ürün üretilmelidir. Son yıllardaki yapılan ıslah çalışmalarıyla kekik, anason, kişniş gibi birçok tıbbi ve aromatik bitkide standarda uygun çeşitlerin geliştirilmiştir. Bu çalışmalar devam etmelidir. Türkiye, çok fazla sayıda ülkeye ürün göndermektedir. Bu kadar alıcının bulunduğu bir sektörde, böylesine geniş yelpazede ihracat teşvikleri artarak sürdürülmelidir. Tıbbi ve aromatik bitkilerde tohumluk ve fide yetersizliği yaşanmaktadır. Kekik, adaçayı ve benzeri bitkilerde genetik materyal (tohum, fide, çelik) sıkıntısı bulunmaktadır. Bu bitkiler bir kalite ve aroma bitkisi olduğundan yağ içerikleri de önemlidir. O nedenle resmi kuruluşların özel sektörle işbirliği yapması gerekmektedir. Diğer taraftan en büyük sorunlardan biriside tıbbi aromatik bitkilerde zirai mücadele sorunudur. Türkiye’de kekik ve adaçayı gibi tıbbi bitkiler için ruhsatlı hiçbir pestisit bulunmamaktadır. İvedilikle ruhsatlandırma çalışmaları başlatılmalıdır. Tıbbi aromatik bitkilerinde tağşişi (yabancı madde karıştırma) önlemek için denetimler sıkılaştırılmalıdır. Üretici teşvik edilmeli, ürün bazlı destek verilmeli, hasat sonrası ambalajlama, paketleme ve depolamayı sağlayacak tesislerin kurulması sağlanmalıdır.

Nisan sayımızda görüşmek umuduyla; hepinize bereketli işler, huzur dolu aydınlık günler dilerim…

Önceki yazı
harmanTIME 5 Yaşında
Sonraki yazı
Küçükbaş hayvancılığı çok ihmal ettik…

Bizi Takip Edin

E-Bülten

E-Mail Bültenimize Abone Olun Olup Bitenlerden İlk Sizi Haberdar Edelim.

Lütfen geçerli bir e-posta adresi girin.
Menü