40 yıllık Ziraat Mühendisliği hayatında elinin değdiği her projeye hayat veren isim: Dr. Türkan KOÇLU

Tarım, ülkemiz için ne kadar önemli bir sektör ise kadınlarımız da tarım için o kadar önemli bir aktör. Bunun en güzel örneği, Sayın Dr. Türkan Koçlu. 40 yıllık Ziraat Mühendisliği hayatında elinin değdiği her projeye hayat veren Sayın Koçlu, özellikle biyolojik ve biyoteknik mücadele üzerine yaptığı başarılı çalışmalarla biliniyor. Tarımda sürdürülebilirliğin sağlanmasında önemli rol alan Sayın Koçlu’yu dergimizin bu ayki sayısına konuk ettik. 

Sayın Türkan Koçlu’nun tarımdaki yolculuğu, 1978 yılında Ege Üniversitesi Ziraat Fakültesi Bitki Koruma Bölümüne girmesiyle başlıyor. Tarımı, toprağı, üretimi çok seven Sayın Koçlu, puanı Tıp Fakültesine yettiği halde doktor olmayı reddedip Ziraat Fakültesi tercih eden sayılı isimlerden. “O yıllarda Ziraat Fakülteleri günümüzdeki gibi değildi, puanı çok yüksek ve kazanması zordu” diyen Sayın Koçlu, Ziraat Mühendisliği yaşamının ilk yıllarını şöyle anlatıyor: “Ziraat Mühendisliği mesleğini çok seviyordum, bu sebeple ilk tercih olarak 1978 yılında Ege Üniversitesi Ziraat Fakültesi Bahçe Bitkileri Bölümünü kazandım. 1982 yılında mezun oldum ve yüksek lisansımı tamamladım. Yüksek lisansım bitmek üzereyken Tarım Bakanlığında görevlendirildim ve Şanlıurfa’ya tayin oldum. 4 yıl bu güzide ilimizde çalıştım. Şanlıurfa’da görev yaptığım yıllarda verimi düşük yerli tohumlarla üretim yapılıyordu. Yüksek lisans tezi hocam Sayın Hüseyin Ural sayesinde Şanlıurfa’ya yenilikçi, verimi yüksek tohumlar götürdüm. Yenilikçi kültürel işlemlerin uygulanmasını çiftçilere anlattık, öğrettik. Devletimizin imkanları o yıllarda çok fazlaydı. Bölgenin tarımda ilerlemesi için devlet tohum, fide ve fidanı ücretsiz dağıtıyordu. Devletimizin sağladığı imkanlarla bilgimizi entegre ederek bölgenin tarımda ilerlemesine önemli katkılar sunduk. Kış aylarında tarımsal faaliyet yoğun olmadığından bizzat başvuru yaparak öğretmenlik görevini de icra ettim. Tamamen gönüllülük esasına dayalı olarak matematik derslerine yardımcı oldum.”

“Biyolojik mücadele çalışmalarımın başarıyla sonuçlanması beni çok mutlu ediyor”

Şanlıurfa’da birçok yeniliği bölge çiftçisiyle buluşturan Sayın Türkan Koçlu, tarımda ses getiren önemli çalışmalara İzmir’e gelmesiyle imza atıyor. Araştırma Enstitülerinde araştırıcı olarak çalışmak için açılan sınavı kazanarak Bornova Zirai Mücadele Araştırma Enstitüsü’nde çalışma hayatına devam ediyor. Burada biyolojik mücadele konusunda yoğun çalışmalar yapan Sayın Koçlu, konuşmasına şöyle devam ediyor: “Enstitülerde görev almak o zamanlar çok zordu. Mezuniyet notunuzun tutması, bunun yanında İngilizce ve bilim sınavını başarıyla geçmeniz gerekiyordu. Ayrıca Enstitü müdürünün de onay vermesi lazımdı. 3 yıl Bornova Zirai Mücadele Araştırma Enstitüsü’nde asistan olarak çalıştım. Araştırıcı kadrom onaylanınca doktora hayatım başladı. Biyolojik mücadele konularında yoğun çalışmalar, yayınlar yaptım. Narenciye zararlıları üzerine başarılı çalışmalara imza attım. Özellikle faydalı böcek üretimi konusunda çok tecrübe kazandım. Faydalı böceklerin kitle üretimiyle ilgili çalışıp, onları üretip bahçelere saldık. Biyolojik mücadele konusunda çalışan Üniversitede öğretim üyesi olarak çalışan bir arkadaşımla birlikte pek çok başarılı çalışmalar yürüttük. Salım yaptığımız narenciye bahçelerinde başarılı sonuçlar elde ettik. Örneğin, narenciyede ana zararlı olan Turunçgil Beyaz sineği ile ilaçlı mücadele çok zordu. Salım yaptığımız faydalı böcekler Turunçgil Beyaz sineğini kontrol altına aldı, şu an narenciye bahçelerinde böyle bir zararlı hiç kalmadı. Pamuklu beyazsineğe karşı da aynı şekilde çalışmalar yaptık ve başarı elde ettik. Bornova Zirai Mücadele Araştırma Enstitüsü’nde araştırıcı arkadaşlarımızla birlikte; Tübitak, Dünya Bankası, İhracatçılar Birliği gibi önemli kurumlarla projeler yürüttük. Bu başarılı çalışmalar beni çok mutlu etti ve hala bu başarıların mutluluğunu yaşıyorum.” 

“Sumi Agro, biyoteknik mücadeleye ağırlık veren nadir firmalardan”

Sayın Koçlu, biyolojik mücadelede gösterdiği başarıyı, biyoteknik mücadelede de göstermiş. Devlette görev yaptığı yıllarda gösterdiği üstün performansı 11 yıldır da Sumi Agro Turkey çatısı altında gösteriyor. İnsan sağlığına zararsız, çevreci olduğu için biyolojik ve biyoteknik mücadele üzerine çok keyifle çalışmalar yürüttüğünü belirten Sayın Koçlu, “25 yılımı tamamladıktan sonra devletten emekli oldum ve eski adı ile Sumitomo, şimdiki adıyla Sumi Agro Turkey ile tanıştım. Bağda biyoteknik mücadele ürünü ISONET-L firmanın başarılı bir ürünüydü. Biz Bornova Zirai Mücadele Araştırma Enstitüsü’nde bu ürünü araştırma projesi olarak yürüttükten sonra Sumi Agro Turkey ruhsatlandırdı ve bu değerli ürünün yaygınlaştırılması adına ortak çalışmalar yaptık. 2011 yılında firmadan Teknik Müdür olmam yönünde teklif aldım ve kabul ettim. Sumi Agro’nun biyoteknik mücadeleye ağırlık vermesi ve tüm ilaç grubunun çevre dostu olması nedeniyle çalışmakta hiç zorluk yaşamadım. 11 yıldır çok mutlu bir şekilde firmada çalışıyorum, ekibimiz de çok iyi” ifadelerini kullanıyor. 

“Bağ alanlarında ISONET-L ile üstün başarı sağlanıldı”

Biyolojik ve biyoteknik mücadelenin artması için elinden gelen her şeyi yapan Sayın Türkan Koçlu, bu faydalı üretim şeklinin yaygınlaşması için şu önerilerde bulunuyor: “Biyolojik ve biyoteknik mücadele konusunda geçmişte devlet olarak canla başla projeler yürüttük. Üreticilerin bu konuya yaklaşımı çok önemlidir. Tarımsal üretimde biyolojik ve biyoteknik mücadelede başarılı olmak için sürdürülebilirlik sağlanmalıdır. İlacı atayım, zararlı ölsün gibi kolaya kaçmalar son bulmalıdır. Burada Ziraat Mühendisi arkadaşlarıma da büyük görev düşüyor. Biyolojik ve biyoteknik mücadele teknik bilgi istediğinden kendilerini geliştirmeliler ve üreticilerine bunun önemini çok iyi anlatmalılar. Şu çok iyi bilinmelidir ki, biyolojik ve biyoteknik mücadele sabır işidir, sabreden hem kaliteli üretim hem yüksek verim hem de yüksek kazanç sağlar. Örneğin, bağda biyoteknik mücadele oturdu. Sumi Agro olarak Manisa’da bağ alanlarında uzun yıllardır biyoteknik mücadele çalışması yürüttüğümüz için Salkım güvesi yok denecek seviyeye geldi. Yalnız bu zararlı azaldı diye bazı üreticiler biyoteknik mücadeleye artık gerek yok diyerek uygulamayı bırakıyor. Bu çok yanlış. Eğer mücadele bırakılır ise popülasyon eski seviyesine geri gelecektir. 5 yıl önce yaptığımız bir projede, beş büyük üreticimizin geniş bağ alanında ISONET-L feromonumuzu kullandık ve Salkım güvesi sayımı yaptık. Bunun yanında onlara yakın ama hiç ISONET-L kullanmamış üreticilerin bağlarında sayım yaptık. Şunu gördük ki, uzun yıllardır kullananların yakınında bulunan feromon kullanmayan üreticilerin bağlarında dahi popülasyon çok düşmüştü.” 

“Sumi Agro’nun biyoteknik mücadele ürünleri olağanüstü etki gösteriyor”

Sumi Agro Turkey’in sadece bağda değil meyvede ve örtü altı domates üretiminde de biyoteknik mücadelede başarılı olduğunun altını çiziyor Sayın Türkan Koçlu: “Sumi Agro Turkey ’in bahsettiğim bağda ISONET-L biyoteknik mücadele ürününün yanı sıra elmada ISOCOD-C ürünü bulunmaktadır. Elma bahçelerinde zararlı olan Elma içkurdu’na karşı uygulanan feromon yayıcı tel ISOCOD-C, insan sağlığının yanı sıra, çevre ve doğal dengeyi koruyan, uygulama etkinliği sezon sonuna kadar süren, kullanıcı sağlığını tehdit etmeyen ve maliyet açısından da avantaj sağlayan bir biyoteknik mücadeledir. İki yıl önce ruhsatladığımız, örtü altı domates üretiminde büyük sorun olan Domates Güvesi’ne karşı STOPMATE ticari isimli feromonumuz olağanüstü etki gösteriyor. Hiç ilaç kullanmadan Tuta absoluta’ya karşı başarı elde eden üreticilerimiz oldu.” 

“Gençler bilgiye koşmalı”

Tarımdaki 40 yıllık Ziraat Mühendisliği tecrübesiyle geleceğin mühendis adaylarına önerilerde de bulunuyor Sayın Türkan Koçlu. Geleceğin mühendislerine, “Bilgiye koşun” diyen Sayın Koçlu, söyleşimizi şu sözlerle tamamlıyor: “Ziraat Fakültesi uygulamalı bir eğitim dalı. Bakıyorsunuz, iklimi uygun olmayan yerlerde Ziraat Fakültesi açılıyor. Buralarda okuyan mühendis adayları hiçbir şey görmeden mezun oluyorlar. Bornova Zirai Mücadele Araştırma Enstitüsü, her yaz Türkiye’nin her fakültesinden staj için öğrenci alıyordu. Staja gelen öğrenciler birçok şeyi ilk defa enstitüde görüyordu. Bu onların suçu değil, hepsi meraklı, çalışkan gençler ama alt yapı olmayınca, imkân sağlanmayınca bu çocuklar ne yapsınlar. Çocuklarım dahil tüm gençlere çok şey öğrenmeyi öneriyorum. Küplerini gençken doldursunlar, belli bir yaştan sonra bu küptekileri kullanarak rahat edeceklerine emin olsunlar. Yabancı dil mutlaka öğrenmeliler, bilgi neredeyse ona koşmalılar, büyüklerin tecrübelerinden faydalansınlar.”

Önceki yazı
Bayer, Türkiye’deki Tarım Ürünleri Üretimini Büyütüyor
Sonraki yazı
Kırsal kalkınma projelerinde değerlendirme süreleri uzatıldı

Bizi Takip Edin

E-Bülten

E-Mail Bültenimize Abone Olun Olup Bitenlerden İlk Sizi Haberdar Edelim.

Lütfen geçerli bir e-posta adresi girin.
Menü