- 34 yıldır, Ziraat Mühendisliği gibi kutsal bir mesleği severek, aşkla yapıyorum. Her zaman toprağa ayak basarım. Bizler ağzı, dili olmayan canlıların dile gelmesine yardımcı oluyoruz. Aslında bitkiler bizimle konuşuyorlar, yeter ki onları dinlemesini bilelim. Gittiğimiz her bahçede, tarlada vs. onların dilinden anlayarak yazdığımız reçetelerle dertlerine derman oluyoruz.
- Sektörümüzde, “Bayan araziye gidemez, bayan bu işi yapamaz, eşi izin vermez” gibi zorluklar vardı. Ben bayi açarak, bayan mühendis arkadaşlarımın önünü açtığımı düşünüyorum. Çünkü bayanlar hep korkuyordu, bir bayinin yanında çalışmaktan ve bayi olmaktan. Şimdi öyle değil, çok başarılı kadın Ziraat Mühendisleri var. Tarımı seven, kendini geliştiren kadın mühendisler müthiş başarılı çalışmalara imza atıyorlar.
- Her önüne gelene bayi açma fırsatı veriliyor. Ben eczane açamıyorsam, eczacı neden bayi açabiliyor? Devlet olarak tarımsal üretimde kalite, verim, rezidüden bahsediyorsun, fakat hayatında hiç tarlaya, bağa, bahçeye, seraya girmeyene bayi açma, ilaç satma ruhsatı veriyorsun. Mesleğimiz birilerine peşkeş çekiliyor. O zaman Ziraat Fakülteleri tamamen kapatılsın, her önüne gelen bayi açsın. Tarıma bakış açımızı değiştirmemiz gerekiyor.
Tarım sektöründe bölgesine yön veren önemli bir isim Sayın Hülya Kırışık. Kendisiyle sohbet ederken; tarımın, toprağın, emeğin, paylaşmanın, üretmenin ne demek olduğunu öğreniyorsunuz. 34 yıllık Ziraat Mühendisliği kariyerinde yaptığı atılımlar ve başarılı projelerle mesleğinin hakkını veren Defa Tarım Yönetim Kurulu Başkanı Sayın Kırışık’ı bu ayki sayımıza konuk ettik.
Sayın Hülya Kırışık, mesleğini çok seven bir Ziraat Mühendisi. İşini aşkla yapan, tarımsal üretimin her aşamasında yıllarca bulunan, bilgi ve tecrübesini her fırsatta üreticilerle paylaşan Sayın Kırışık, çiftçilerin daha kaliteli üretim yapması, bol ve bereketli kazanç elde etmesi, tüketicilerin sağlıklı ve güvenilir gıdaya ulaşması için elinden gelen her şeyi yapıyor. Erkekler dünyası olarak bilinen tarım sektöründe başarılı bir kadın Ziraat Mühendisi olarak öne çıkan Sayın Kırışık, sektöre girişini ve Defa Tarım ile kat ettiği büyümeyi şöyle anlatıyor: “Memur bir ailenin çocuğuyum. Tohum ekmeyi, fide dikmeyi, hasadı Üniversitede öğrendim diyebilirim. 1989 yılında Ankara Üniversitesi Ziraat Fakültesi Bitki Koruma Bölümünden mezun oldum. Mezun olduktan sonra devlet memurluğu sınavına girdim, kazanamadım ve bir ilaç bayisinin yanında çalışmaya başladım. Bayide çok zor şartlarda danışmanlık yaptım. O dönemde çalışanların altına araba vermiyorlardı. Mersin’den Adana’ya TOK dolmuşları ile gider, orada çiftçi beni traktörü ile alır bahçeye gider gezer tekrar geri gelirdim. Bu şekilde 3 yıl geçirdim, fakat çok büyük tecrübe kazandım. Hayalimde kendi işimi yapmak hep vardı. Babam devlet memuru idi, bu sebeple kendi işimi kurma şartlarım uygun değildi. İnsanlar hayalleri ile var, hep hayal ettim, benimde bir iş yerim olacak dedim. 1992 yılına geldiğimizde çalıştığım iş yeri iflas etti. İflas edince işsiz kaldım. Bu süreçte bir arkadaşım, “Çevremiz oluştu, bayi açalım” dedi. Sermayeyi o, emek gücünü ben koyacaktım. Dükkan tuttum, çevreme bayi açacağımı söyledim, ancak arkadaşım vazgeçerek beni yarı yolda bıraktı. Akrabalarımdan iş yerini açmak için borç para istedim, kimse güvenip vermedi. Babam bir akşam, “Ben emekli olacağım, ikramiyeyi sana vereceğim, bu işi yapacaksın” dedi. Çok mutlu oldum, ama sorumluluk çok ağırdı. Babamın 25 yıllık emeğini, kardeşlerimin geleceğini satın alıyordum, el koyuyordum. İş yerini açtım ve çok büyük badireler atlattım. 1992-2000 yılları arasında enflasyonist ortamda ticaret yapmakta zorlandık. İki büyük ekonomik kriz yaşadım, ama bu krizleri fırsata çevirdim. Bu süre zaafında firmaların da desteğini inkar edemem. Büyümemde önemli katkıları oldu. 34 yıldır, Ziraat Mühendisliği gibi kutsal bir mesleği severek, aşkla yapıyorum. Her zaman toprağa ayak basarım. Bizler ağzı, dili olmayan canlıların dile gelmesine yardımcı oluyoruz. Aslında bitkiler bizimle konuşuyorlar, yeter ki onları dinlemesini bilelim. Gittiğimiz her bahçede, tarlada vs. onların dilinden anlayarak yazdığımız reçetelerle dertlerine derman oluyoruz.”
Bayi açarak, bayan mühendis arkadaşlarımın önünü açtığımı düşünüyorum
Tarım sektöründe kadın olmanın çok çeşitli zorlukları var, yalnız Sayın Kırışık bilgisiyle zorlukları kolayca aşmış. Çiftçilerin sorunlarına çözüm üreterek ön yargıları kıran Sayın Kırışık, mesleğe adım atacak kadın mühendislere şu önerilerde bulunuyor: “Bayiyi açtığım yıllarda kadın bayi sayısı ilimizde benimle beraber iki taneydi. Sektörümüzde, “Bayan araziye gidemez, bayan bu işi yapamaz, eşi izin vermez” gibi zorluklar vardı. Ben bayi açarak, bayan mühendis arkadaşlarımın önünü açtığımı düşünüyorum. Çünkü bayanlar hep korkuyordu, bir bayinin yanında çalışmaktan ve bayi olmaktan. Şimdi öyle değil, çok başarılı kadın Ziraat Mühendisleri var. Tarımı seven, kendini geliştiren kadın mühendisler müthiş başarılı çalışmalara imza atıyorlar. Türk toplumunda kadının memur olması gerekiyor gibi bir düşünce bulunmakta. Sabah çıkacak, akşam 5’te evine gelecek, çocuğuna bakacak falan. Kadınlarımız isterse bir çiftlikte, fabrikalarda, firmalarda, üretimde bu sektörün A’sından Z’sine kadar her işini yapabilir. Erkeklerin çalışabildiği her türlü alan kadınlara da açık.”
Toprağı, bitkiyi seven, uygulamaya ağırlık veren iyi bir Ziraat Mühendisi olur
Tavsiye ettiği teknik bilgiler bölge çiftçileri tarafından anında kabul gören Sayın Hülya Kırışık, geleceğin Ziraat Mühendisleri için bir rol model. “Başarılı bir Ziraat Mühendis olmak için tarımı, toprağı sevmek gerekir” diyen Sayın Kırışık, konuşmasını şu sözlerle sürdürüyor: “Ülkemizde Ziraat Fakültesi sayısı çoğaldı ve kaliteli eğitim verilmiyor. Bana stajyer geliyor, sudan çıkmış balık gibiler. Bizler o kadar kaliteli eğitim alarak mezun olduk ki, bir dersten iki kere kaldığın zaman fakülteden atılıyordun. Sorgulayan bir nesildik, hastalığı, zararlıyı, konukçuyu kendi aramızda tartışırdık. Şimdi çocuklar tamamen ezbere yönelik eğitim alıyor, sorgulayan bir nesil yok. Ezber bir gün unutulur. Yeni mezun olacak meslektaşlarıma şunu söyleyebilirim, okudukları ile pratiklerini birleştirsinler. Sektörümüzde hiçbir şey kitapta yazdığı gibi düzgün yürümüyor. Hastalık ve zararlıların doğadaki yaşamları çok farklı. Toprağı, bitkiyi seven, uygulamaya ağırlık veren iyi bir Ziraat Mühendisi olur. Ne yazık ki bakan ama görmeyen bir nesil var. Ve en üzücüsü toprağı sevmeyen bir nesil var. Masa başı, klimalı ortamda çalışmayı tercih ediyorlar. İş alanları aslında kısıtlı değil, ama bu beklentileri ile iş alanlarını kısıtlıyorlar. Ziraat Fakültesi sayısı mutlaka azaltılmalıdır. Eğitim kadroları deneyimli olmalıdır. Öğrenci eğitmenin aynasıdır, fakat öğrenci bize maalesef bomboş geliyor.”
Tarımsal üretimde planlama şart
Sayın Hülya Kırışık, tarım sektörünün büyüyen sorunlarına da parmak basıyor. Sayın Kırışık, sektörün sorunlarını ve sorunların çözümü için yapılması gerekenleri şöyle açıklıyor: “Tarım sektörünün sorunları çok fazla. En başta üretim planlamamız yok. Herkes, her yerde, her şeyi yetiştiriyor. Küresel ısınma ile beraber yaşanan iklim değişikliği bölgelerde ürün deseninin değişmesine neden oldu. Konya/Çumra’da çok güzel susuz kavun yetiştirilirken, her yer mısır tarlasına dönüştü. Ereğli bölgesinde domates yetiştiriciliği başladı. Çukurova buğday ambarıydı, sonrasında mısır, fıstık, pamuk derken şimdi her yer meyve bahçesine döndü. Çiftçi daha az işçilik gerektiren ürünler tercih etmeye başladı. Çukurova gibi bir bölgede sanayiye dayalı tarımı geliştirmemiz gerekirken meyve üretim sahasını artırıyoruz. Sert çekirdekli meyve üretim alanında o kadar bir artış var ki, ileride yaşanacak sorunları kimse göremiyor. Şuan da bile işçilik sorunu o kadar fazla ki sert çekirdekli meyvelerin önemli bir miktarı toplanamadı, dalında kaldı. Dağ taş sert çekirdekli meyveler ve narenciye oldu, yarın bunları kim toplayacak. Bu sebeple devletin el atıp üretim planlaması yapması gerekiyor. Nerede hangi ürün yetiştirilecek tespit edilmesi lazım. İkincisi bu ürünün nereye pazarlanacağı konusunda yine devlet planlama yapmalıdır. Sektörümüzün önemli sorunlarındandır pazar. Siyasi nedenlerden dolayı pazar kaybı çok sık yaşanıyor. Üretim girdileri Türkiye’de, diğer ülkelerden fazla olduğundan fiyatta rekabet gücü oluşamıyor.”
Kalıntıya, sürdürülebilir tarıma önem veren bir mühendisim
Mersin, Adana kuşağında narenciye başta olmak üzere sert çekirdekli meyvelerde Akdeniz Meyve Sineği ciddi sıkıntılara yol açıyor. Sayın Kırışık, kararlı tavrı ile bu zararlının mücadelesinde başarı elde etmiş. Üreticilere aynı anda mücadele yaptıran Sayın Kırışık, popülasyonun önemli oranda düşmesinde rol oynamış. Sayın Kırışık, “Mersin bölgesi tarımsal üretim açısından çok kozmopolit olduğundan biyolojik mücadelede başarı sağlanamıyor. Ben Unlu bite karşı böcek salınımı yaptığımda, yandaki bahçe kimyasallarla ilaçlama yaptığı için başarılı olunamıyor. Çok sıcak havalarda faydalı böceğin çalışmaması da önemli bir etken. Akdeniz Meyve Sineği ile biyoteknik mücadeleye ağırlık veriyoruz ve tuzaklar asıyoruz. Tuzaklarla popülasyonu düşürüyor, iki kere kimyasal ilaçlama ile de zararlıya karşı başarı elde ediyoruz. En önemlisi ürüne ait ruhsatlı preparatları kullanıyoruz. Çünkü kalıntıya, sürdürülebilir tarıma önem veren bir mühendisim. Asla yasaklı, insan ağlığına zararlı etken madde kullandırtmıyorum. Aynı anda mücadeleye önem veriyorum. Bir bahçe uygulamaları yapıp yandaki bahçe yapmaz ise popülasyon düşmüyor” ifadelerini kullanıyor.
Tarıma bakış açımızı değiştirmemiz gerekiyor
Son yıllarda çok sayıda Zirai İlaç Bayi açılmasını doğru bulmuyor Sayın Kırışık. Özellikle Ziraat Mühendisi olmayan bazı iş kollarına mensup kişilere bayi açma belgesi verilmesine tepki gösteren Sayın Kırışık, su değerlendirmeyi yapıyor: “Zirai İlaç Bayilerine devlet destek olmalıdır. Nasıl ki eczanelerde insanlara ilaç veriliyor, arkasından devlet parasını ödüyorsa, bizlere de bu yapılmalıdır. Biz bir yerde çiftçilerin finansörüyüz. Ziraat Bankasından daha fazla kredi veriyoruz çiftçilere. Düşünün, verdiğimiz ürünün parası ödenmez ise batacağız. Bayiler mutlaka güvence altına alınmalıdır. Bizler bitki doktoruyuz. Araziye gidiyoruz, kontrol yapıyoruz, reçete yazıyoruz. Biz bu emekleri verirken özel şartlar hak etmiyor muyuz? Hizmette sıkıntımız yok, ama tahsilatta büyük sıkıntı yaşıyoruz. Ayrıca her önüne gelene bayi açma fırsatı veriliyor. Ben eczane açamıyorsam, eczacı neden bayi açabiliyor? Devlet olarak tarımsal üretimde kalite, verim, rezidüden bahsediyorsun, fakat hayatında hiç tarlaya, bağa, bahçeye, seraya girmeyene bayi açma, ilaç satma ruhsatı veriyorsun. Mesleğimiz birilerine peşkeş çekiliyor. O zaman Ziraat Fakülteleri tamamen kapatılsın, her önüne gelen bayi açsın. Atalarımızın kanlarıyla bize miras bıraktığı topraklar, bu tür hatalı kararlar yüzünden zehirleniyor. Yakın zamanda bazı bölgelerimizde tarım yapılamaz hale gelecek. Gelecek nesil ne ile beslenecek? Topraklarımızı mahvediyoruz, yazık, günah! Tarıma bakış açımızı değiştirmemiz gerekiyor.”
Sumi Agro benim ailem oldu
Sayın Hülya Kırışık’ın Sumi Agro firmasıyla uzun yıllara dayanan bir iş ortaklığı bulunuyor. Sumi Agro denince aklına “aile” geldiğini belirten Sayın Kırışık, “2002 yılından buyana bu kıymetli firma ile iş ortaklığım bulunmaktadır. İlk olarak müthiş etkiye sahip ADMİRAL 10 EC adlı insektisitini kullandırtmıştım. Dostluğumuz bu ürün ile başladı. Sumi Agro çalışanlarıyla, yöneticileriyle, ürünleriyle benim ailem oldu. Benim için her zaman öncelik Sumi Agro olmuştur ve olmaya da devam edecektir” diyerek sözlerini noktalıyor.